Arşiv
Oscar 2013 Ödül Töreni ve Top 10 Films of 2012!
Mart oldu ama ben 2012 filmlerini ancak bitirebildiğim için yeni yazabiliyorum. Hazır da Oscarlar taze dağıtılmışken ikisini bir arada çıkartayım dedim. Önce törenden başlayalım.
Bu yılki sunucu, komedyen Seth MacFarlane’in açılış gösterişi tüm törenin özetiydi aslında. Klasik dönemle yeni çağın arasında kalmış bir şov sundu, böylece iki tarafa da ait olamayan ama iki tarafı da hoşnut etmeye çabalayan bir tören gerçekleştirildi. Ne şiş yandı, ne kebap; ama aslında yemek de pişmedi. Ucube, sevimsiz bir tören izledik. Zaten adaylar ve ödüller gereği gayet sağcı bir tören izlerken bu arada kalmışlık hem MacFarlane’i hem de akademiyi bayağı zedeledi. Zaten tören sonrası MacFarlane hemen açıklama yapıp bir daha Oscarları sunmayacağını söyledi! Gerçekten MacFarlane’den beklenmeyecek kadar kötü espri doluydu şov ve belli ki MacFarlane de bundan hoşnut değildi! 2012’nin en iyi komedilerinden Ted‘in yaratıcısı ve kendisi olan MacFarlane’nin rahat ve gerçekten komik olduğu tek an, Ted olarak sahnede olduğu ve Oscar sonrası seks partisinin nerede olacağını merak ettiği sahneydi. Daha fazlasını oku…
2012 Oscar Ödül Töreni Yorumları
Geçen yıl olduğu üzere, bu yıl da banttan izledim töreni. 2.5 saati biraz aşan töreni yaklaşık 10 dakika önce bitirdim. Çok sıcağı sıcağına bir yorum olsa da, iki unsurun öne çıktığını söylemem gerek:
- Çok-ulusluluk: Törende bolca Fransız, bir İranlı, bir Pakistanlı, bir İrlandalı, bir İtalyan, bol İngiliz ve Amerikan ödül aldı. Eminim başka uluslara ait ve benim bilmediğim kazananlar da vardır. Bilhassa A Seperation‘ın yönetmeni Ashgar Fahradi’nin konuşması bunu vurguluyordu. Dünyanın bilerek ve isteyerek kutuplaştığı günümüzde, dünyanın en kapitalist şovunda bunun üstüne durulması oldukça ilginç! Sanki kapitalizm, günah çıkarıyor. Politika arenalarında, sokaklarda, mitinglerde, gazetelerde dile getiremediğini eğlence dünyasına söyletti. Oscar’lara eğlence diye bakanlar, biraz da işin bu yönünü görebilmeli.
- Sinema nostaljisi: Malumunuz artık insanlar sinemaya çok gitmiyor. DVD’ler, Blu-ray’ler, iPadler derken o sihirli salonun kapısı unutulur oldu. Gidenler de alışveriş merkezlerinde abidik gubidik filmler izliyor. Eminim Hollywood’da kimse Emek Sineması’nı bilmiyordur ama sanki ona da bir saygı duruşu vardı. Sahnenin ana dekoru olsun, salonun genel düzeni olsun (Oscar’lar uzun zaman sonra Kodak Theatre dışında bir salonda yapıldı ve dikkat edenler yeni salonun eski devasa sinemalara benzediğini fark etmiştir), aralarda popcorn ve türevi film izleme atıştırmalıkları dağıtan kızlar olsun, aralara serpiştirilmiş Hollywood yıldızlarının sinemayı neden sevdiklerine dair videolar olsun; hepsi sinemanın altın çağını yad ediyordu. Zaten adaylar da bunun için seçilmişti sanki: Hugo sinemanın ilk dönemini anıyordu, The Artist sessiz fim dönemine saygı duruşuydu, Midnight in Paris 30’ların emtellektüel camiasının özlemi içindeydi, The Descendants adı üzerinde atalarının topraklarında hayata tutunmaya çalışan varisler üzerineydi.
Diğer unsurlara gelirsek:
- Billy Crystal, klasik ama zinde bir performans sundu. Galiba Altın Küre günümüzün nabzını Oscar’dan daha iyi tutuyyor. Billy Crystal her ne kadar harika gözükse de biraz demode, Ricky Gervais gibi zeki ve sivri bir sunucu gerek Oscar’a.
- The Artist 2-3 yıl sonra hatırlanacak mı merak ediyorum. Ama Hugo hatırlanacak.
- Gecenin en güzel anı, Cirque de Soleil’in şovuydu. Yine eski filmler üzerine çarpıcı bir gösteri yaptılar.
- Meryl Streep, kendiyle iyi dalga geçiyor. Zaten öyle olmasa hiç çekilmez. 17 adaylık ve 3 ödül her insanı sersemletir. Bu arada kadının makyajcısını her filme taşıdığını da öğrendik. Üstelik ona da ödül aldırttı, bir şey diyemiyorum.
- Christopher Plummer, ödülünü hak ederek alan nadide kazananlardandı. Konuşması da çok tatlıydı.
2012 Oscar Adayları Yorumları
Ödül törenine sadece 2 hafta kala önce birer cümleyle adayların üzerinden geçelim, yıl içindeki yazılarıma da filmin üzerine tıklayarak erişebilirsiniz. Sonra bir tahmin listesi yapalım. Bana eşlik ederseniz sevinirim.
- The Artist: Bu şirinlik muskası film, herkesin gönlünü kazanarak ödüllerin en güçlü adayı. En İyi Film, Erkek ve Görüntü’yü kapacak sanırım.
- The Descendarts: Alexander Payne’in bu sımsıcak aile öyküsü, En İyi Uyarlama Senaryo ödülü ile yetenecek galiba.
- Extremely Loud & Icredibly Close: Stephen Daldry imzalı bu güçlü melodram, sürpriz adaylıklarıyla yetinecek.
- The Help: Senenin sıcak aile filmi kontejanından listeye dahil olan film, En İyi Yardımcı Kadın’ı alır ama Kadın Oyuncu ödülü zorda gözüküyor.
- Hugo: Benim bu seneki favori filmim, ne yazık ki sadece Scorsese’ye ikinci ödülünü kazandıracağa benziyor. Teknik dallarda da (mesela sanat yönetmenliği) 2-3 ödül alabilir. Gönül daha fazlasını isterdi.
- Midnight in Paris: Herkesi şaşırtan bir performansla buralara gelen son filmiyle Woody Allen, törene katılmasa da En İyi Özgün Senaryo’yu bir kere daha kazanabilir. Bu film, aklımda hep şu cümleyle hatırlanacak: “Hangi zaman diliminde yaşarsan yaşa, geçmişe hep özlem duyarsın!”
- Moneyball: Benim hiç beğenmediğim bu ekonomi-spor filmi, tören boyunca oturacağa benziyor (hakkı da bu).
- The Tree of Life: Malick’in tartışmalı filmi ödül alması zor. Böyle karmaşık ve felsefik bir film ödül alırsa çok şaşarım.
- War Horse: Spielberg’ün Yönetmen adayı bile olamamasıyla makus kaderi açık olan film, diğerleri ödülleri kaparken çerez olmakla yetinecek.
- A Better Life: Gönlüm Damien Bichir’in ödülü almasını çok istiyor ama alamayacak.
- Tinker Tailor Soldier Spy: Bu sıkı ajan filmi, sadece Müzik’te iddialı. O da belki.
- Albert Nobbs: Bu vasat altı film, 2 adaylığına şükretmeli.
- The Girl with the Dragon Tattoo: Hollywoodlaştırılan bu yeniden yapım, Kurgu’yu kazanabilir.
- The Iron Lady: Meryl Streep, Michell Williams’ın en büyük rakibi.
- My Week with Marilyn: Williams, bu sefer ödül alırsa herkes (ben de) sevinecek. Bence alacak da.
- Beginners: Filmin tek adayı olan Christopher Plummer, ödülüne kavuşacağa benziyor, hem de Oscar’ı alan en yaşlı kişi ünvanına sahip olarak.
- Warrior: Nick Nolte başka bir seferi bekleyecek, diğer adaylar ondan çok daha iyi çünkü.
- Bridesmaids: Yılın favori komedisi, adaylıklarıyla avunacak.
- Margin Call: Bu dört dörtlük ekonomi dramı, hak ettiği adaylığıyla bile herkesi şaşırttı.
- Jodaeiye Nader az Simin (A Seperation): Yılın belki de en iyi filmi, Yabancı’yı kesin kapsa da hak ettiği Özgün Senaryo ödülünü alamayacak.
- The Ides of March: George Clooney’in son yönetmenlik deneyimi oldukça iyi ama ödül alacak kadar değil.
ÖDÜL HAK EDEN KAZANACAK
Film Hugo The Artist
Yönetmen Martin Scorsese (Hugo) Martin Scorsese (Hugo)
Erkek Damien Bichir (A Better Life) Jean Dujardin (The Artist)
Yardımcı Erkek Christopher Plummer (Beginners) Christopher Plummer (Beginners)
Kadın Michelle Williams (My Week with Marilyn) Michelle Williams (My Week with Marilyn)
Yardımcı Kadın Octavia Spencer (The Help) Octavia Spencer (The Help)
Özgün Senaryo Jodaeiye Nader az Simin (A Seperation) Midnight in Paris
Uyarlama Senaryo The Descendants The Descendants
Yabancı Film Jodaeiye Nader az Simin (A Seperation) Jodaeiye Nader az Simin (A Seperation)
Animasyon Rango Rango
Görüntü Yönetimi The Tree of Life The Artist
Kurgu The Girl with the Dragon Tattoo Moneyball
Sanat Yönetimi Hugo Hugo
Kostüm Jane Eyre Jane Eyre
Makyaj The Iron Lady The Iron Lady
Müzik Tinker Tailor Soldier Spy War Horse
Şarkı ?????? The Muppets
Görsel Efekt Rise of the Planet of the Apes Rise of the Planet of the Apes
NOT: Listenin antisimetriğinden dolayı özür dilerim. İleride daha düzgününü yapacağım.
Son Yorumlar