Başlangıç > Cannes ödüllü, eleştiri, film eleştirisi, sinema > Kuru Otlar Üzerine: Ülkemizde Kadının Önemi

Kuru Otlar Üzerine: Ülkemizde Kadının Önemi

Son yıllarda ülkemizde gözlemlediğim bir olgu var ve ilginç olarak bu olgu; mekândan da, sınıftan da, yaştan da, statüden de bağımsız: Kişi hemen her konuda kendisini çok zeki ve çevresini çok salak sanıyor. Bu yüzden yaptığı eylemde veya savunduğu görüşte, kendisini mutlak haklı olarak görüyor. Karşısındakilere hiç empati göstermeyerek fikri ya da eylemi koşulsuz kabul edilsin istiyor. Kendisinin hatalı olabileceğine ihtimal vermediği için de en ufak bir karşıt görüşte sinirleniyor ve hatta fütursuzca saldırıya geçiyor.

Eminim bahsettiğim bu durumla, neredeyse her gün defalarca karşılaşıyorsunuzdur. Evde, işte, hastanede, trafikte, restoranda, okulda… Üstelik birkaç kişi de değil, tüm ülkede bu hastalıklı durum mevcut. Bazen kendimde bile görerek ne yaptığımı sorguluyorum. Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullar bu durumu daha körüklüyor şüphesiz. Ama yetersiz eğitim altyapısıyla kapitalizmin pompaladığı tüketici bilinci birleşince böyle bir psikoloji belki de kaçınılmaz oluyor.

Diğer taraftan kişilerin bu hâlleri, çok eşsiz çatışmalara da sebebiyet veriyor. Zeki sanatçılar bunları görerek kullanıyor doğal olarak. Nuri Bilge Ceylan’ın filmleri de bu çatışmalardan besleniyor esasında. Ustanın son filmi, Kuru Otlar Üzerine (2023) de böyle.

Erzurum’un bir beldesinde zorunlu hizmetini yapan resim öğretmeni Samet’in buradaki son döneminde yaşadığı iki ana olay üzerinden akıyor film. İlk olay, favori öğencisi Sevim ile yaşadığı bir olayın akabinde kıza uygunsuz harekette bulunmakla suçlanması. İkincisi de o, ev arkadaşı Kenan ve 2015’teki Ankara Garı Saldırısı’nda bir bacağını kaybetmiş İngilizce öğretmeni Nuray arasında yaşanan ilişki dinamikleri.

Yukarıda adı geçen ve geçmeyen filmdeki tüm karakterler, olaylara sadece kendi açılarından bakıyorlar. Ama Ceylan’ın farkı her birinin böyle davranma nedenlerinin farklılaşması ve dolayısıyla karakterlerin de, olayların da derinleşebilmesi. Böylece düz, köşeli, kapalı bir hikâye izlemiyoruz. Tam tersi, filmdeki irili ufaklı her olay farklı açılardan değerlendirilmeye açık.

Aslında bu yazdıklarım, neredeyse tüm Ceylan filmleri için geçerli sayılabilir. Ama Kuru Otlar Üzerine’den önceki filmleri -tıpkı ülke sinemasının neredeyse tümü gibi- hep erkek karakter(ler) odaklıydı. Toplumdaki çoğu erkek gibi bu karakterler; travmalarını dillendirmezler, bu sebeple içlerinde biriken öfkeyi alakasız yerlerde/zamanlarda yanlış kişilerden çıkarırlar, böylece iç huzuruna kavuşmanın tersine öfkelerini daha da katmerlerler. Lakin Kuru Otlar Üzerine yine aynı mentalitede bir ana ve birkaç yan karaktere sahip olsa da, daha önce karşılaşmadığımız kadar iyi oluşturulmuş iki kadın karakteri sayesinde olaylarla ve kendisiyle yüzleşmeyi beceriyor. Nuray’ın bir kadın ve engelli olarak iki erkeğin karşısına çıkarak kendi bakış açısını samimiyetle anlatması beni çok etkiledi. Keza Sevim’in ergen bir kız öğrenci olmasına rağmen, tüm cesaretiyle erkek öğretmeniyle -kendi çapında- yüzleşebilmesi de takdire şayan. Sevim’inki gibi dolaylı bir yüzleşmeye bile filmdeki hiçbir erkek karakterin yeltenmemesi dikkat edilmesi gereken bir nokta.

Filmin en çok eleştirildiği ve benim de en zayıf bulduğum kısmı olan finalinde Samet, bu yüzleşmelerden gereken çıkarımı yap(a)madan tipik bir Türk erkeği olarak kendini aklıyor. Fakat ben Samet’in –ve yan erkek karakterlerin- bir dönüşüm yaşamasa da pozitif olarak etkilendiği kanısındayım. Finalde bu yönde bir ima olmasa da veya bu kanı benim ülkedeki erkeklere yönelik bir temennimden ibaret olsa da, binlerce yıldır kültürel olarak aktarılmış ve hatta pekiştirilmiş ataerkil zihniyetin birkaç kırılma ânıyla yıkılamayacağı kanaatindeyim. Sanki Ceylan, dönüşümün yavaş yavaş olacağını ve bu dönüşümdeki ana etkenin kadınlar olacağını söylüyor. İşte bu hamlesiyle Kuru Otlar Üzerine Ceylan filmografisinde de ülke sinemasında da farklı bir yerde konumlanıyor.

Bu topraklarda yaşayanlar günün birinde daha uygar bir toplumda yaşayacaksa ben de bunun, zaman alacağını ve kadınların çabasıyla ivmeleneceğini düşünüyorum.

Fotoğraflar: https://www.nuribilgeceylan.com/

Yorum bırakın