Arşiv

Posts Tagged ‘David Yates’

Sinema Sinema

08/11/2011 1 yorum

Uzun zamandır film izleme konusunda ne kadar tembelsem, filmler hakkında yazmak konusunda daha da tembelim. O yüzden bundan sonra başlığı ‘Sinema Sinema’ olacak yazılarda izlediğim çoğunlukla yeni (bazen de eski) filmleri yazacağım. Başlıyoruz!!!!

Harry Potter and the Deathly Hallows: Part 2

Bu kadar iyi bir ilk bölümden sonra ancak bu kadar kötü bir son gelebilirdi. İzlediğim en kötü Harry Potter filmiydi. Böyle bir sonla bu seriye veda etmek üzücüydü.
Ayrıca genel olarak seriye baktığımızda, 3. film (The Prisoner of Azkaban) en iyisi olarak açık ara öne çıkıyor. Ondan sonra 7. film (the Deathly Hallows: Part 1), 6. film (the Halfblood Prince) ile 2. film (the Chamber of Secrets) akılda kalanlardı. Kalanı unutulmaya mahkumdur.
Bridesmaids
Yılın en iyi komedilerinden biri ilan edilen (senaristi ve başrolü) Kristen Wiig merkezli bu film, vasatın üstüne çıkmak için çok uğraşsa da konvansiyonel yapıdan bir türlü kurtulamadığından sıradanlığın sınırlarında dolaşıyor. Vaktinizi boşa harcamayacağı kesin ama verilen paraya değer mi, işte o soru işareti.

Daha fazlasını oku…

Harry Potter and the Deathly Hallows Part I

Harry Potter, her ne kadar kapitalizmin en verimli ürünlerinden biri olsa da çocukluğumun son dönemlerindeki (orta okul yılları) fantazi tutkumun son hacimli serisi olması vesilesiyle hala takip ettiğim bir üründür. Film başlarken arkadaşım “Sanat için telefonları kapatalım.” dedi. Ben de “Sanat için mi?” diyerek onu düzelttim. Bu filmi asla sanatsal açlığımı gidermek uğruna izlemiyorum. Benim için güzel bir seyirlik olması yeterli.

David Yates arada derede yönetimini, ne yazık ki hala devam ettiriyor. Bir yanda Chris Colombus’unkiler gibi kitaba sıkı sıkıya bağlı bir uyarlama (ki son kitabın ikiye bölünmesi de buna işaret). Diğer yanda da Alfonso Cuaron’ki gibi kitabın hissini sinematografik olarak vermeye çalışan bir uyarlama. Bu ikincisini, sadece iki sahnede yapabilmiş Yates. İlki Harmione’nin Ölüm Yadigarları hikayesini anlattığı animasyon bölüm (filmin en iyisiydi). Diğeri de üçlünün Muggle kaçakçılarından kaçtığı bölüm (güzel bir reji ve kurgu bütünlüğü). Geri kalan bölümler de ne yazık ki ilk tarzda çekmiş. Bu sahnelerde ciddi sarkmalar ve tempo düşüklüğü göze çarpıyor. Yani rahatlıkla bu sahneler kırpılabilirmiş. Sırf daha fazla para kazanmak için filmin ikiye bölündüğü hissi daha da öne çıkıyor böylece.
Yine de ‘Bölüm 1’ ibaresi taşıyan bir film için kesin bir yorum yapmak mantıklı olmaz. Bakalım filmin diğer yarısı nasıl olacak? Bunun içinde, ne yazık ki 10 dakika değil 7 ay bekleyeceğiz.

Public Enemies, The Hangover ve 6. Harry Potter

Temmuz ayı vizyon filmleri açısından harika geçiyor. Büyük Hollywood stüdyoları birbiri ardına bombalarını patlatıyor. ABD Box-office’i kıyasıya bir rekabet içinde. Ekonomik krize rağmen stüdyoların keyfi yerinde. Geçen haftanın sıralamasında 100 milyon dolar sınırını geçen 4 film vardı ki rakipleri de hızla bu sınıra yaklaşıyor. Ayrıca henüz tüm bombaların patlatılmadığını da not düşelim.

Böyle bir ortamda sinemaya gitmemek, benim için çok güç. Nitekim 6 günde 3 vizyon izledim, ikisi sinemada olmak üzere. Şimdi teker teker değinelim.
Daha fazlasını oku…