Arşiv

Posts Tagged ‘Harry Potter’

Harry Potter and the Deathly Hallows Part I

Harry Potter, her ne kadar kapitalizmin en verimli ürünlerinden biri olsa da çocukluğumun son dönemlerindeki (orta okul yılları) fantazi tutkumun son hacimli serisi olması vesilesiyle hala takip ettiğim bir üründür. Film başlarken arkadaşım “Sanat için telefonları kapatalım.” dedi. Ben de “Sanat için mi?” diyerek onu düzelttim. Bu filmi asla sanatsal açlığımı gidermek uğruna izlemiyorum. Benim için güzel bir seyirlik olması yeterli.

David Yates arada derede yönetimini, ne yazık ki hala devam ettiriyor. Bir yanda Chris Colombus’unkiler gibi kitaba sıkı sıkıya bağlı bir uyarlama (ki son kitabın ikiye bölünmesi de buna işaret). Diğer yanda da Alfonso Cuaron’ki gibi kitabın hissini sinematografik olarak vermeye çalışan bir uyarlama. Bu ikincisini, sadece iki sahnede yapabilmiş Yates. İlki Harmione’nin Ölüm Yadigarları hikayesini anlattığı animasyon bölüm (filmin en iyisiydi). Diğeri de üçlünün Muggle kaçakçılarından kaçtığı bölüm (güzel bir reji ve kurgu bütünlüğü). Geri kalan bölümler de ne yazık ki ilk tarzda çekmiş. Bu sahnelerde ciddi sarkmalar ve tempo düşüklüğü göze çarpıyor. Yani rahatlıkla bu sahneler kırpılabilirmiş. Sırf daha fazla para kazanmak için filmin ikiye bölündüğü hissi daha da öne çıkıyor böylece.
Yine de ‘Bölüm 1’ ibaresi taşıyan bir film için kesin bir yorum yapmak mantıklı olmaz. Bakalım filmin diğer yarısı nasıl olacak? Bunun içinde, ne yazık ki 10 dakika değil 7 ay bekleyeceğiz.

Harry Potter ile Büyümek

Harry Potter serisi 10 yıllık bir dönemi kapsıyor. Son kitap, Harry Potter ve Ölümcül Takdis, ile birlikte bu seri de nihayete erdi. Öyle bir seri ki her kitabın çıkışı yeni bir satış rekoru kırdı. Yazarını alt-orta sınıftan en üst sınıfa çıkardı. Rowling şu anda İngiltere’nin en çok kazanan ve belki de Kraliçe’den sonra en güçlü kadını. Hatta öyle ki çevirenleri bile zengin etti. Sevin Okyay bunca yıl sonra para kazandı. Bir sürü makale ve yazıya konu oldu. Hollywood hala daha filmleri çekmekle meşgul ki o filmler gişe rekorlarını allak bullak etti. Oyuncaklar, temalı ürünler derken kendi ekonomisini yarattı bir nevi. Bu ekonomi de sona ereceğe hiç benzemiyor. Kısacası Harry’ciğimizin daha çok kulağını çınlatacağız.

Seri 97’de başladı. Gazetelerde çıkan haberleri hayal meyal hatırlıyorum. ABD ve İngiltere’nin genç bir büyücünün maceralarını merakla takip ettiği yönünde ilginç haberleri her medyada kendine yer buldu. O zamanlarda da ben fantastik edebiyatla gayet içli dışlıydım. Aradan 3-4 yıl geçti, filmlerin çekileceği duyuruldu, ben de bir okuyayım dedim. Kitabı alış, o alış. Daha yeni bırakabildik işte. İlk kitabı, Harry Potter ve Felsefe Taşı, ne kadar sürede bitirdim, tam hatırlamıyorum ama 5 günü geçmediğine kalıbımı basarım.

Kitap inanılmaz sürükleyiciydi, elinizden bırakamıyordunuz resmen. Bunda da deneyimli edebiyatçımız Ülkü Tamer’in başarısı unutulmamalı. Hemen ardından kitapçıya gidip ikinci kitabı, Harry Potter ve Sırlar Odası, aldım, sadece 2 gün sürdü okumam. Ben okumaya başladığımda yurt dışında 4. kitap yeni çıkmıştı. Dolayısıyla 3. kitap, Harry Potter ve Azkaban Tutsağı, bir ay içinde, dördüncüsüyse, Harry Potter ve Ateş Kadehi, 3 ay içinde çıkmıştı. Vesselam 6 ay içinde Harry Potter fanatiğine dönüşmüştüm. Her kitabın öncekine göre daha iyi ve doyurucu olması harikaydı. Bu arada Ülkü Tamer çevirmen koltuğunu sinema eleştirmeni Sevin Okyay’a bırakmış ama çeviri pek zarara uğramamıştı. 4. kitaptan itibaren Okyay’a, kendi oğlu ve yine sinema eleştirmeni Kutlukhan Kutluk yardım etti.

6 aylık sürede 4 kitabı arka arkaya okumam bir devamlılık yaratmıştı ve galiba bu, kitapları daha çok sevmemi sağlamıştı. En çok sevdiğim kitap 4. kitaptı (ve hala öyle) ve bir daha aynı tadı alamadım. Geri kalan 3 kitap beni heyecanlandırsa da hep bir şeyler eksik kaldı. Bu durumun ana etkeni kitapların çıkması sırasında geçen ara sırasında büyümem (diğer manasıyla olgunlaşmam) olabilir. Ama esas etken zamanla kitabın büyüsünden uzaklaşmış olmam. 4. kitabı lise 2’de sıra altında okuyordum. 7. kitabı ise üniversitenin son yaz tatilinde okudum. Aradaki zamanda geçirdiğim değişim çok büyük. Belki Harry de her kitapla büyüyordu ve dolayısıyla kitap daha karmaşık bir hal alıyordu ama bu büyümeyle, gerçek hayattaki büyüme birbirinden ayrılıyordu. Sonuçta Harry’nin hedef kitlesi belliydi, bir çocuk kitabından bir polisiye kitabındaki karmaşıklığı bekleyemezdiniz. Ayrıca Harry bir Yüzüklerin Efendisi ve ya ardından gelen FRP kitaplarına da benzemiyor. Sonuçta Harry bir masal kahramanı olarak çocuklara hitap ediyor. Evet, alışageldik bir kahraman değil, biraz daha gerçekçi, fantastik edebiyatın ekmeğini yiyen bir kahraman ama bu, onun esas kitlesini hiç değiştirmedi.

Harry hiç cinsellikle uğraşmadı, hiç mastürbasyon yaptığını okumadık, tek düşündüğü Zo Chang’i ya da Ginny’yi öpebilmekti ve öptü zaten ama ileriye gitmedi. Ron’un Hermione’yi sevdiğini herkes biliyordu ama el ele tutuşmadılar bile. Kitaplarda da hiç gri karakter olmadı, ya kötü vardı ya da iyi. Bazı iyi karakterlerin kötü taraflarını öğrendik (Harry’nin babası herkese yukarıdan bakarmış mesela) ama bu yönleri onların iyi olmasına gölge düşürmedi hiçbir zaman. Kötüler de hep kötüydü, ancak son anda tövbe edip iyi olabilenler vardı (Dudley bile son kitapta iyi olabildi). Ayrıca hiçbir kitap edebi kitap mertebesine ulaşamadı, ileride klasik çocuk kitapları arasına girebileceğinden bile şüpheliyim.

Ama tüm bunlar kitabı heyecanla okumamı engellemedi. Son kitapta bile Snape hakkındaki gerçeği okurken çok heyecanlandım. Rowling’in hakkını vermek gerek, harika bir evren yarattı ve bu evrene karakterlerini sağlam yerleştirdi. Tek hayal kırıklığım kitabı çok klasik bitirmesi. Tamam, Voldemort’u öldüreceği belliydi ama bunun ceremesini de çekmesini bekliyordum. Hatta Voldemort’un Ginny yoluyla şantaj yapmasını bekliyordum, tabii fos çıktı. Seri fazla iyi bitti. 3. kitap bile 7’den daha karanlıktı.

Bu arada 5. kitap, Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı, okuduğum son çeviri oldu. Son 2 kitabın çeviri süresine dayanamayarak orijinalini okudum, daha iyi olduğu gerçekti. 6. kitap, Harry Potter ve Melez Prens, daha insani geldi bana ve kesinlikle en karanlık kitaptı. Sonuçta koskoca Dumbledore ölüyordu, çoğu hayran (ben dahil) 7. kitap, Harry Potter ve Ölümcül Takdis, çıkana kadar Dumbledore’un öldüğüne kesin olarak inanmadık. Hatta 7. kitaba ilk başladığımda Fransız arkadaşım Louis ile Dumbledore’un nasıl geri gelebileceğini tartıştık.

Filhakika, 7 kitaplık Harry Potter serisi sona erdi. Çok konuşuldu ve konuşulmaya devam edecek. Belki elle tutulur bir şey bırakmayacak geriye fakat popüler kültüre yaptığı büyük katkı es geçilmemesi gerek. Sonuçta Harry’yi benim babam bile biliyorsa bir şeyler başarmış demek. Beyaz zamanında Hayri Pıtır diye az mı dalga geçti, hem?

Kategoriler:kitap, yorum Etiketler:

HARRY POTTER ÇILGINLIĞI

Sonunda bu seri de nihayete erdi. 10 yıldır tüm dünyanın takip ettiği 7 kitaplık kitap serisi mutlu bir sonla bitti. Zaten aksini düşünen de pek yoktu, sonuçta Harry Potter bir çocuk kitabıydı, ayrıca bir masal kitabıydı. Her çocuk öyküsü gibi bunun da mutlu sonunun olması lazımdı. Filhakika, herkesin bariz şekilde tahmin edebileceği gibi yiğit Harry, Karanlıklar Lordu Voldemort’u öldürmesiyle seri sona erdi.

Açıkçası son kitap beni çok tatmin etmedi ama güzeldi, daha doğrusu güzel tasarlanmış. Harry Potter kitaplarında sevdiğim en önemli özellik bu kitapta yoktu. Her kitapta ne kadar uğraşsam da kitabın sonunu tahmin edemezdim, Rowling her seferde sağ gösterip sol vururdu. Bu sefer son açıkça belliydi. Yalnız kitabın tek bölümü çok iyiydi, Snape’e ait olan bölüm. Yine tahmin edilemeyecek önemli bir nokta açığa çıkıyor bu bölümde. Koca kitap sırf bu bölüm için zevkle okunabilir.

Kitabın en güzel özelliği, serinin sonu için özellikle yazılmış olması. Kitap üç ana karakterini merkeze alarak, seri boyunca karşımıza çıkan tüm yan karakterlere sırayla uğrayarak onların finalini de yazıyor. Ki bu karakterlere Dumbledore ve Sirius olmak üzere ölmüş karakterler de dahil. Yani kitap, tüm seriyi kutsayarak nihayete eriyor, bu bölümler çok zekice yazılmış. Hangi yan karakteri seviyorsanız onun akıbetini göreceksiniz yani. Şahsen ben Ginny’yi merak ediyordum, gayet hoş bitti.

Tabii daha kitabın Türkiye’de çıkmasına 2-2,5 ay olduğu için, kitap İngilizce bilenler için sona erdi. Diğer dil mensupları için heyecan fırtınası ekim-kasım arası son bulacak. Ama bence çok da telaşlanmaya lüzum yok. Potter fanatikleri için kolay hazmedilir bir kitap.

Kategoriler:kitap, yorum Etiketler: