Arşiv

Posts Tagged ‘David Mackenzie’

Sinema Sinema #4

20/12/2011 1 yorum

One Day

Anne Hartaway ve Jim Sturgess’li bu romantik film, kendini çok önemsemesinin kurbanı oluyor. Bir çiftin 20 yıllık inişli çıkışlı ilişkilerini göstermeye çalışan film, sonuçta hiçbir şey gösteremiyor. Bir-iki ufak gösterişi ve yerinde bir oyuncu kadrosu dışında gayet de sıkıcı. Oysa ki eldeki fırsat iyi değerlendirilse, tadından yenmeyebilirdi.

The Hangover Part II

İlk filmde, kahkaha atmaktan oturamayanlar, filmin orjinalliği ve sıra dışı küstahlılığını sevmişlerdi. Belki bekarlığa veda gecesi komedisi fikri çok orjinal değildi ama bunu bu kadar hesaplı ve hınzır yapana ilk defa rastlanıyordu. Öyle bir deneyimden sonra, aynı olayların Bangkok versiyonlarını izlemek komik olsa da aşağıcı. Çünkü ilk filmin zekasına hayran olanlar burada o zekanın pırıltısını göremiyor.  Harrika bir yemeği belki defalarca yersiniz ama aynı tarife sahip olup farklı malzemeden yapılanı yemek istemezsiniz. Bunun adı dolandırıcılıktır çünkü!
Daha fazlasını oku…

Hallam Foe

Rapidshare üyeliğimden beri hard diskim filmle dolup taşıyor. Öyle filmler oluyor ki indirdikten 8-9 ay sonra izliyorum. Mesela The Wild Bunch. Kasımda indirmiştim galiba. Uzun süre öylece bekledi, usul usul, sesini çıkarmadan. Ancak geçen ay (ağustos) izlenme olanağı bulabildi. Aynı muameleye Hallam Foe da tabii tutuldu. Neden diyebilirsiniz? Aslında bir sürü sebebi de var, sebebi yok.

Neyse zaten benim asıl yazmak istediğim filmin kendisi. Pek bağımsız film seyrettiğim söylenemez açıkçası. Çünkü çoğu sıkıcı oluyor. Lakin bağımsızların sevdiğim tarafı mutlaka özgün bir tarafları bulunması. Tabii artık ciddi bir sorun da baş göstermiş durumda. Her küçük bütçeli filmin kendini bağımsız sanma sorunsalı. Bir de buna büyük stüdyoların alt şirketlerinin katkısı ekleniyor. Bunların sonucu mu? İyi bağımsızların giderek seyrelmesi. Gerçi şu açıdan yaklaşırsak bu tespiti çürütebiliriz. Dijital devrimin yardımıyla bağımsız sayısı arttı ama iyi olabilenler eski yıllarla kıyaslarsak sayıca aynı. Yani esas sonucun şu olduğu ortaya çıkıyor: Bağımsızlar çöplüğünün içinden iyilerini seçebilmek.

Hallam Foe, Edinburgh ve çevresinde geçen bir film. Filmin ismi, ana karakterin adından gelmekte. Hallam, 2 yıl önce ölen annesini özleyen bir genç. Bu özleyiş, giderek onda saplantı halini almış ve buna babasının sekreteriyle evlenmesi de eklenince içinden çıkılmaz bir hal almış. İşte, film Hallam’ın bu çıkmazdan kurtuluşunu anlatıyor.

Jamie Bell, Billy Elliott’tan beri severek takip ettiğim bir aktör ve bu filmde de oldukça iyi. Filmin esas yükü onun omzunda zaten. Hallam’ın sorunlarını, psikolojisini, çöküşlerini ve sonunda çıkışını harika yansıtıyor. Yani filmin ana kozu Jamie Bell.

İkinci koz da Edinburgh. Benim en sevdiğim Avrupa kenti olmasından mıdır, nedir pek hoşuma gitti filmin orda geçmesi. Orada yürürken hissettiklerimi sanki bir daha hissettim.

Başta senaryo (zaten kitap uyarlaması) olmak üzere filmin diğer unsurları da iyi olunca zaten farklı bir şey ortaya çıkıyor. Tam bir bağımsız gibi. Farklı tatlar, baharatlar içeren ama bir yandan da sizin çok iyi bildiğiniz bir yemek sanki. Ben kendimden çok unsurlar buldum açıkçası. Sizi bilemeyeceğim.

Oyuncular: Jamie Bell, Sophia Myles, Ciaran Hinds, Jamie Sives, Maurice Roeves, Ewen Bremner, Claire Forlani, Ruth Milne – Görüntü Yönetmeni: Giles Nuttgens – Senaryo: David Mackenzie, Ed Whitmore (Peter Jinks’in romanından) – Yönetmen: David Mackenzie – ****1/2

Kategoriler:film eleştirisi Etiketler: