Arşiv

Archive for the ‘şarkı’ Category

Benden Şarkılar – Sanatçının Öyküsü (MFÖ)

Çok uzun yıllar önceydi. Ya bir TV programı ya da bir gazete ‘müzisyenlerin en sevdiği şarkı’ anketi yapmışlardı. Daha ergen bile değildim galiba. Ankette MFÖ’nün Sanatçının Öyküsü açık ara birinci çıkmıştı. Sonra dinlemiştim ve açıkçası bir bok anlamamıştım! “Ne kabilesi? Ne avı lan?!? Ne saçmalıyor lan bu?!”

Aradan yıllar geçti. Şarkıyı onlarca kez dinledim, her dinlemede daha da keyif almaya başladım. Ama ne zaman iş hayatına girdim, üzerine 1-2 yıl geçti. Şarkı parıl parıl parlamaya başladı. Mazhar Alanson çok garip biri, yine garip, eşi benzeri olmayan bir şarkı yapmış. Hayatın farklı yönleri, bohemliği, acayip tadı üzerine. Şarkıya direkt girmek pek mümkün değil, bayağı felsefik. Bir 10 kere kendinizi vererek dinlemeniz, üzerine düşünmeniz gerekiyor. Verdiği tat ise bambaşka, başka şarkılarla kıyaslanamaz.

Sanatçının Öyküsü – MFÖ

Bütün kabile kızar bana,
Derler bu adam çalışmaz mı?
Bu adam hep düşünür mü,
Bir kuş ölmüş diye üzülür mü?
Gündüz böyle diyenler,
Gece olunca ateşler yakılınca,
Denizler coşunca…
Ben bir şarkı söylerim yorgun insanlara.

Bakın bakın, martılar uçar,
Bakın bakın, yıldızlar koşar.
Bakın, ne güzel bir hayat var dünyamızda!
Bir hüzün çöker, bir garip olur insanlar,
Yaklaşırlar birbirlerine.
Şarkım sürer sabaha kadar,
Melekler uçar üstünüzde.
Şarkım sürer sabaha kadar,
Melekler uçar üstünüzde.

Bu sabah uyandırmamışlar beni,
Ava giden dostlar,
Ava giden dostlar.
Ne güzel!

Kategoriler:şarkı Etiketler:

Benden Şarkılar – How Come How Long (Babyface ft. Stevie Wonder)

Bu aralar, kafamda dönen çok şarkı var. İçlerinden sosyal bir mesaj da taşıyan, geç keşfettiğim için pişman olduğum bir şarkıyı paylaşacağım. Babyface’in 5. solo albümü The Day‘in 2. şarkısı olan How Come, How Long; Stevie Wonder ile ortak çalışmasının ürünü. İkili ortak ürettikleri şarkıyı, yine beraber icra ediyorlar.

İlk başta şarkıda beni çeken tınısı ve solo klarnet bölümü oldu. Acıklı bir şarkı olduğu zaten belliydi ama sözlere dikkat edince daha da bağlandım. Yanlış kişiye aşık olup şiddet kurbanı olan bir kadını anlatıyor şarkı. Ülkemizdeki şiddet kurbanı binlerce kadını düşününce içim daha da ezildi ve paylaşmak istedim.

How Come, How Long – Babyface ft. Stevie Wonder

There was a girl, I used to know, she was, oh, so beautiful /Bir zamanlar tanıdığım bir kız vardı, o kadar güzeldi ki…
But she’s not here anymore, she had a college degree /Ama artık buralarda değil, yükseği de vardı.
Smart as anyone could be, she had so much to live for / Herkes kadar zekiydi, yaşayacak çok şeyi vardı.

But she fell in love with the wrong kind of man / Ama yanlış adama aşık oldu,
And he abused her love, treated her so bad /Ve adam onu taciz etti, çok kötü davrandı.
There was not enough education in her world / Onun dünyasında yeterli eğitim yoktu,
That could save the life of this little girl /Bu küçük kızın hayatını kurtaracak kadar.

How come, how long, it’s not right, it’s so wrong / Nasıl olur, nasıl gider, doğrusu bu değil, çok yanlış!
Do we let it just go on, turn our backs and carry on / İzin vermeli miyiz devam etmesine, arkamızı dönüp yürümeye?
Wake up, for it’s too late, right now, we can’t wait / Kalkın, çok geç olmadan, hemen, bekleyemeyiz!
She won’t have a second try, open up your hearts as well as your eyes / İkinci bir şansı olmayacak, kalbinizi de gözleriniz kadar açın!

She tried to give a cry for help, she even blamed things / Yardım için seslenmeye çalıştı, suçladı bile
On herself, but no one came to her aid / Kendisini, ama kimse yardımına gelmedi.
Nothing was wrong as far as we could tell / “Söyleyebileceğimiz hiçbir şey yanlış değildi”
That’s what we’d like to tell ourselves, but no, it wasn’t that way / Kendi kendimize söylediğimiz buydu, ama hayır, böyle olmamalıydı!

So she fell in love with the wrong kinda man / İşte yanlış adama aşık oldu
And she paid with her life for loving that man / Ve onu sevmeyi canıyla ödedi.
So we cannot ignore, we look for the signs / Göz ardı edemeyiz, gözlemlemeliyiz,
And maybe next time, we may save somebody’s life / Belki başka sefere, bir başkasının hayatını kurtarırız.

How come, how long, it’s not right, it’s so wrong / Nasıl olur, nasıl gider, doğrusu bu değil, çok yanlış!
Do we let it just go on, turn our backs and carry on / İzin vermeli miyiz devam etmesine, arkamızı dönüp yürümeye?
Wake up, for it’s too late, right now, we can’t wait / Kalkın, çok geç olmadan, hemen, bekleyemeyiz!
She won’t have a second try, open up your hearts as well as your eyes / İkinci bir şansı olmayacak, kalbinizi de gözleriniz kadar açın!

I, on occasion met that guy / Bir sefer o adamla tanıştım.
He stirred up feeling deep inside, something about him wasn’t right / İçimdeki hisleri harekete geçirdi, onda yanlış bir şeyler vardı.
The way he proves himself a man / Kendini erkekten sayması
By beatin’ his woman with his hands, oh, I wish that she was still alive / Elleriyle kadınını döverek, keşke o hayatta olsaydı!

How can someone like that call himself a man, he’s not a man / Böyle biri kendine nasıl erkek diyebilir, adam değildir!
‘Cause in reality, he’s far more less than that / Çünkü gerçekte, adam olmanın çok uzağındadır.
And we cannot ignore at all, whenever we see the signs / Ve ortadaki işaretleri göz ardı edemeyiz,
‘Cause any kind of abuse, God knows is a crime / Çünkü her taciz, Tanrı biliyor ki suçtur.

How come, how long, it’s not right, it’s so wrong / Nasıl olur, nasıl gider, doğrusu bu değil, çok yanlış!
Do we let it just go on, turn our backs and carry on / İzin vermeli miyiz devam etmesine, arkamızı dönüp yürümeye?
Wake up, for it’s too late, right now, we can’t wait / Kalkın, çok geç olmadan, hemen, bekleyemeyiz!
She won’t have a second try, open up your hearts as well as your eyes / İkinci bir şansı olmayacak, kalbinizi de gözleriniz kadar açın!

How come, how long, it’s not right, it’s so wrong / Nasıl olur, nasıl gider, doğrusu bu değil, çok yanlış!
Do we let it just go on, turn our backs and carry on / İzin vermeli miyiz devam etmesine, arkamızı dönüp yürümeye?
Wake up, for it’s too late, right now, we can’t wait / Kalkın, çok geç olmadan, hemen, bekleyemeyiz!
She won’t have a second try, open up your hearts as well as your eyes / İkinci bir şansı olmayacak, kalbinizi de gözleriniz kadar açın!

Say, open up your eyes, today / Bugünden itibaren gözleriniz açın,
Don’t let it be too late / Geç olmasına izin vermeyin,
Open up your hearts and do it right away / Kalbinizi açıp doğrusunu yapın.

Kategoriler:kadın hakları, şarkı Etiketler:,

Benden Şarkılar – Yok Öyle Bir Sevgili (Müfide İnselel)

Bu ara son gaz melankolideyim. Cazlar, blueslar, slowlar gırla. Jülide Özçelik, Jehan, Birsen Tezer, Frank, Beatles… Anlayacağınız mod fena yavaşladı. 🙂 Zaten Müfide İnselel’i her zaman dinlerim de, bu akşam mesaideyken yine kulaklıkla bangır bangır dinledim. Bence ‘Vasati 40 Çöp’ muazzamdır, benim aşka bakışımı tüm sadeliğiyle özetler. Albümündeki (ne yazık ki tek albümü var) diğer parçalar da enfestir. ‘Lades’, ‘Tükenmeden Alınız’, ‘Fasülyeden’,… Lakin hardcore (damardan) melankoli arıyorsanız, adres ‘Yok Öyle Bir Sevgili’! Her mısrasına katıldığım, çok samimi bir parça. Üstelik çok iyi caz sample’larına sahip. Saksafon solosunu oldukça severim. Dinlemekten bıkamazsınız. Süper!

Yok Öyle Bir Sevgili – Müfide İnselel

Geceyi gündüz eden,
Güvenen güvendiren,
Ama gücendirmeyen,
Yok öyle bir sevgili.

Gönlünü hoş eyleyen;
Koşulsuz, şartsız seven;
Özenen, hep hoşgören;
Yok öyle bir sevgili.

Kaldı ki;
Bu, ben de değilim ne yazık ki!

Yalnız, sen olduğun için seven seni.
“Susmak, erdemdir.” diyebilen biri.
Bir ömrü, aynı yastıkta eskitecek gibi.
Ama yok ki, yok öyle bir sevgili!

Ne çok şey istiyoruz,
Aslında çok, çok, çok!
Ama yok öyle bir sevgili!
Yok ki de yok!

Kategoriler:şarkı Etiketler:

Benden Şarkılar – My Way (Frank Sinatra)

Bu akşam Mad Men’in son bölümünü izledim, 7. sezon 6. bölüm, The Strategy. Bölümde Don ile Peggy çalışırken Peggy bir anda pişmanlıklarından yakınmaya başlıyor. Arkadan da yavaştan My Way  girmeye başlıyor, Don da “Bu bir tesadüf olamaz!” deyip Peggy’yi dansa kaldırıyor.

Frank Sinatra ile gerçek tanışmam lise yıllarıma rastlar. Herkesin Pentagram, Metallica, Iron Maiden dinlediği bir ortamda kasetçalardan (walkmen :D, şimdi tarihi eser oldu) Frank, Elvis ve Beatles dinlerdim arka arkaya. Vardı bende bir gariplik. Ama içlerinde Frank’ın yeri hep ayrıdır, caz seveceğim o zamanlardan belliymiş meğerse. Aldığım ‘best of’ albümünün başında da My Way vardı. Dinlemeyi inanılmaz severdim ki bu da çok gariptir. Lisede okuyan, hayattan habersiz bir çocuğun, hayatının sonuna yaklaşmış birinin itiraflarına bayılması çok garip ya! Git Smells Like Teen Spirit dinle arkadaşım, mal mısın?

Tabii yıllar geçtikçe şarkı daha anlam kazanmaya başladı. Ne de olsa hayata atılıyorsunuz, başınızdan bir sürü şey geçiyor, hatalar, pişmanlıklar, sevinçler, aşklar, ayrılıklar, başarılar. 30’umu doldurmaya birkaç ayım kalmış, daha hayata yeni başlamışım. Ama bizim neslin laneti olan ‘erken yorulma’ üzerimde. Hele Türkiye’de yaşıyorsanız gündem de ayrı biniyor ki bazı günler sanki hayatın son günü gibi geliyor. Öyle bir kesiflik, öyle bir umutsuzluk. Daha yaşanacak ne günler, yıllar, deneyimler, aşklar varken siz eve zor gidiyorsunuz. İşte böyle bir günün sonunda elimde bir duble viski Mad Men‘in son bölümünü izlerken birden My Way çalmasın mı valla içimi bir mutluluk kapladı ki sormayın. Ayıp olmasa bağıra bağıra eşlik edecektim.

Sonra neden bu şarkıyı bu kadar sevdiğimi düşündüm. Cevabı basit: Kim ne derse desin, ister hata ister başarı olsun kendi yolundan gitmek! İşin özü bu! Evet, 30’umu bitiriyorum. Evet, yalnızım ve tek yaşıyorum. Evet, çoğunluğun hor gördüğü engelli, entel bir inek/mühendisim. Ama ben buyum. Çok hata yapsam da hep kendi yolumdan gitmeye çalıştım. İşte bu yüzden de mutluyum çünkü hayatımın hataları da başarıları da benim sorumluğumda.

My Way – Frank Sinatra

And now, the end is near; / Ve şimdi, son gayet yakın;
And so I face the final curtain. / Ve son perdeyi görmek üzereyim.
My friend, I’ll say it clear, / Arkadaşım, açık söyleyeyim,
I’ll state my case, of which I’m certain. / Ben davamı belirttim, emin olduğum şekilde.

I’ve lived a life that’s full. / Dolu dolu bir hayat yaşadım.
I’ve traveled each and ev’ry highway; / Her yolda bulundum;
But more, much more than this, / Ve bundan da fazlası,
I did it my way. /Kendi yolumla yaptım.

Regrets, I’ve had a few; /Pişmanlıklar, biraz var;
But then again, too few to mention. / Ama bahsedecek çok azı var.
I did what I had to do / Yapmam gerekenleri yaptım
And saw it through without exemption. / Ve hepsini istinasız başardım.

I planned each charted course; / Her birini planladım;
Each careful step along the byway, / Yolumdaki her adımı dikkatlice
But more, much more than this, / Ama bundan da fazlası,
I did it my way. / Hepsini kendi yolumla yaptım.

Yes, there were times, I’m sure you knew / Evet, öyle zamanlar oldu ki, siz de bilirsiniz
When I bit off more than I could chew. /Çiğnemem gerekenden fazlasını ısırdığım.
But through it all, when there was doubt, /Ama hepsine bakınca, şüphesiz ki,
I ate it up and spit it out. / Hepsini çiğneyip geri tükürdüm.
I faced it all and I stood tall; / Hepsiyle yüzleştim ve karşılarında durdum;
And did it my way. / Ve hepsini kendi yolumla yaptım.

I’ve loved, I’ve laughed and cried. /Sevdim, güldüm ve ağladım.
I’ve had my fill; my share of losing. / Ağzına kadar doldurdum, kaybetme hakkımı.
And now, as tears subside, / Ve şimdi, yaşlar dökülünce,
I find it all so amusing. / Hepsini öyle komik buluyorum ki.

To think I did all that; / Hepsini yaptığımı düşününce;
And may I say – not in a shy way, / Söylebilir miyim, utanmadan,
“No, oh no not me, / “Hayır, ben değil,
I did it my way”. / Ben kendi yolumla yaptım”.

For what is a man, what has he got? / Bir kişi, neye sahip olduğu kadarsa?
If not himself, then he has naught. / Kendisi değilse, hiçbir şeydir.
To say the things he truly feels; / Hissettiklerini gerçekten söylemek için;
And not the words of one who kneels. / Biat ettiği kişinin sözlerini değil.
The record shows I took the blows – / Kayıtlar gösteriyor ki ben yapmışım
And did it my way! / Her şeyi kendi yolumla yapmışım!

Benden Şarkılar – Piç (Peyk)

Gündemin bu kadar berbat olduğu bir dönem için sanırım daha iyi bir şarkı olamaz. Peyk grubunun ilk albümü ‘İçimdeki İz’deki favorim, o kadar da hard-core bir parça değil. Aslında bu sert dünyada ne kadar kırılgan olduğumuzu bize hatırlatıyor. Bu bakımdan vurucu bir şarkı bana göre.

Piç – Peyk

Melodi piç, ritimim piç, bimecal. 
Akoru piç, düzeni piç, lalettayin. 
Aklımda kaldı, dile yapıştı bi kere! 
Hayır! Hayır! Niye söylüyorum ki şarkıyı?
Hayır! Hayır! Hayır!
Kime söylüyorum ki şarkıyı?

İnsanım ben de,
Biraz duygulansam, hatalar yapar,
Kendime söver sayarım.

Dırım dırım dırım 

Bu alem piç, bu devran piç! 
Maalesef !
Bu şarkı piç, melodi piç, bimecal.
Kendime kızdım, herkesi kırdım, yok yere.

Peyk Piç | Alkışlarla Yaşıyorum

Kategoriler:şarkı Etiketler:

Benden Şarkılar – Ahirim Sensin (Özcan Deniz)

Sanırım benden pek beklenmeyen bir şarkı seçimi oldu. Özcan Deniz’in başka şarkılarını hiç dinlemesem de iyi şarkı ve yorum her zaman dinlenir. Keyif alarak yıllardır dinlediğim (Ipod listemde olan) tek arabesk formatındaki türkü, hala sevilerek anılan Ezel Akay’ın ilk yönetmenlik çalışması Neredesin Firuze?‘nin ses kaydındadır. Yönetmenin kardeşi Ender Akay’ın başarılı düzenlemesi ( içindeki rock tınıları çok güzel uyuyor) ve (kabul etmek lazım) Özcan Deniz’in temiz yorumu birleşince ortaya enfes bir müzik eseri çıkıyor.

Ahirim Sensin – Özcan Deniz

Cahildim, dünyanın rengine kandım.
Hayale aldandım, boşuna yandım.
Seni ilelebet benimsin sandım.
Ölürüm sevdiğim, zehirim sensin,
Evvelim sen oldun, ahirim sensin.

Sözüm yok, şu benden kırıldığına,
Gidip başka dağlar sarıldığına.
Gönlüm inanmıyor, ayrıldığına.
Gözyaşım sel oldu, kahirim sensin.
Evvelim sen oldun, ahirim sensin.

Garibim can yakar, gönül kırmadın.
Senden ayrı, ben bir mekan kurmadım.
Daha bir gönüle ikrar vermedim.
Batınım sen oldun, zahirim sensin,
Evvelim sen oldun, ahirim sensin.

Kategoriler:şarkı Etiketler:,

Benden Şarkılar: Sesimi Duy İsterdim (İncesaz)

Bende çok derin manaları olan bir şarkıdır. Söz ve müziği, ülkemizin gerçek müzik sanatçılarından biri olan Cengiz Onural’a ait olan şarkı, İncesaz’ın en sevdiğim albümü olan Kalbimdeki Deniz‘in 4. sırasında yer alır. Her dinlediğimde beni coşku sellerine boğan bu harikulade şarkının vokali de, 90’ların Oya-Bora’sından tanıyabileceğimiz Bora Ebeoğlu’na aittir. Her yanıyla muhteşem!!!

Sesimi Duy İsterdim – İncesaz

Duruyorsun gecenin ucunda
Hayatın ve ölümün arasında
Gözyaşının bittiği yerde
Kararsız, duruyorsun

Bakışların güneşti daima
Sen bakınca açardı çiçekler
Şimdi geceyi almış yanına
Sessizce bekliyorsun

Sesimi duy isterdim
Sana bütün bu olan biteni
Anlatmak isterdim

Kapım çalınsın
Sen ol, isterdim
Gülümse önce
Her günkü gibi

Ve bir yorgunluk kahvesiyle
Bana herşeyi anlat derdim

Duruyorsun gecenin ucunda
Hayatın ve ölümün arasında
Gözyaşının bittiği yerde
Kararsız, duruyorsun

Suluboyan ve lacivert duvar
Takvimde notların, tozlu kitaplar
Hiçbirini tanımıyor gibi
Sessizce bekliyorsun

Sesimi duy isterdim
Sana bütün bu olan biteni
Anlatmak isterdim

Kapım çalınsın
Sen ol, isterdim
Gülümse önce
Her günkü gibi

Ve bir yorgunluk kahvesiyle
Bana herşeyi anlat derdim

Kategoriler:şarkı Etiketler:, ,

Benim Şarkılarım – Behind the Bars (Elliot Smith)

09/02/2014 1 yorum

Yakın bir arkadaşım bir süre önce bana bir film önermişti. Zamanında fragmanını izleyip es geçmiştim ama bir denemek istedim: Stuck in Love başta hafif gelebilecek bir film ama oldukça önemli cümleleri var ve sonuçta çok sevdim. Film hakkında mutlaka yazarım ama bu sefer, filmdeki önemli bir sahneye odaklanalım: Kız, uzun zamandır oyaladığı oğlana randevu vermiştir ve rendevu akşamı arabada birbirlerine kısa sorular sormaktadırlar. Kız “En sevdiğin şarkı?” der ve ekler “Aklına ilk gelen ama!” Oğlan “Çok kolay, Elliot Smith – Behind the Bars” der ve “Hatta burada olacaktı.” diye ekleyip kaseti çalmaya başlar. Şarkıyı ilk defa dinleyen kız şoke olur ve ağlamaya başlar. Şarkı bitince de oğlana dönüp “Beni incitmeyeksin, değil mi?” diye sorar.

stuck-in-love

Behind the Bars (Parmaklıkların Arasından) – Elliot Smith

Drink up baby, stay up all night / İç bebeğim, tüm gece ayakta kalarak
With the things you could do / Yapabileceğin şeyleri
You won’t but you might / Yapamayacaksın ama yapabilirsin
The potential you’ll be / Potansiyel içinde
That you’ll never see / Asla göremeyeceğin
The promises you’ll only make / Sadece yapacağın sözlerDrink up with me now / Benimle iç şimdi
And forget all about / Ve tamamen unut
The pressure of days / Günlerin getirdiği baskıyı
Do what I say / Ben ne dersem onu yap
And I’ll make you okay /Ve seni iyi yapacağım
And drive them away / Ve sileceğim
The images stuck in your head / Kafana takılmış görüntüleriPeople you’ve been before / Beraber olduğun insanları
That you don’t want around anymore / Çevrende olmasını istemediğin
That push and shove and won’t bend to your will / İtip kakan ve sana rıza göstermeyen
I’ll keep them still /Yine de onları saklayacağım

Drink up baby, look at the stars / İç bebeğim ve yıldızlara bak
I’ll kiss you again between the bars /Parmaklıkların arasından seni yine öpeceğim
Where I’m seeing you there / Seni gördüğüm yerde
With your hands in the air /Ellerin havadayken
Waiting to finally be caught /Sonunda yakalanmayı beklerken

Drink up one more time /Son bir defa iç
And I’ll make you mine /Ve seni benim yapayım
Keep you apart, / Seni uzaklaştırarak
Deep in my heart / Kalbimin derinliklerinde
Separate from the rest, / Kalandan ayrı
Where I like you the best / Seni en sevdiğim yerde
And keep the things you forgot / Ve unuttuğun şeyleri sakla

People you’ve been before / Beraber olduğun insanları
That you don’t want around anymore / Çevrende olmasını istemediğin
That push and shove and won’t bend to your will / İtip kakan ve sana rıza göstermeyen
I’ll keep them still /Yine de onları saklayacağım

Not: Türkçe’ye çevirince büyüsü bozuldu sanki, İngilizce biliyorsanız daha çok sevebilirsiniz.

Kategoriler:şarkı Etiketler:

Benden Şarkılar – If I Needed You (The Broken Circle Breakdown Band)

03/12/2013 3 yorum

Dün akşam 2013’ün en güzel filmlerinden birini izledim, The Broken Circle Breakdown. Daha sonra filmi detaylı yazarım lakin filmin soundtrack’i efsane. Şöyle ki filmin yan unsurlarından biri de Belçikalı bir country (hatta detaya inersek, bluegrass) grubu. Filmden sonra şarkılar o kadar seviliyor ki grup turneye çıkıyor. (Tıpkı This is Spinal Tap ve Once gibi) Dünden beri de albümlerini dinliyorum durmadan. Aşağıda paylaşacağım şarkıya da resmen aşık oldum. Filmde duyar duymaz tutuldum, öylesi.

the-broken-circle-breakdown

If I Needed You – Eğer Sana İhtiyacım Olursa (The Broken Circle Breakdown Band)

If I needed you, would you come to me / Eğer sana ihtiyacım olursa, bana gelir misin
Would come to me for to ease my pain? / Acımı dindirmek için bana gelir misin?
And if you needed me, I would come to you /Eğer senin bana ihtiyacın olursa, ben gelirim
I would swim the seas for to ease your pain / Acını dindirmek için denizleri yüzerim.

Well the night’s forlorn and the morning’s born / Gece ıssız ve gün doğmuşken
And the morning shines with the lights of love / Ve gün, aşkın ışıltısıyla parıldıyorken
And you will miss sunrise when you close your eyes / Ve sen gözlerini kapadığında şafağı özlersin
And that would break my heart in two / Ve bu, yüreğimi ortasından ikiye ayırır.

If I needed you, would you come to me / Eğer sana ihtiyacım olursa, bana gelir misin
Would come to me for to ease my pain? / Acımı dindirmek için bana gelir misin?
And if you needed me, I would come to you /Eğer senin bana ihtiyacın olursa, ben gelirim
I would swim the seas for to ease your pain / Acını dindirmek için denizleri yüzerim.

Lady’s with me now since I showed her how / Ben hanfendiye yolunu gösterdikçe benimledir
To lay her lilly hands in mine / Çiçek ellerini ellerime uzatmak için.
And who would not agree she’s a sight to see / Ve onun görme yetisi olduğuna kim karşı gelir ki,
And a treasure for the poor to find / Ve fukarayı bulmak için ödülendirildiğine?

If I needed you, would you come to me / Eğer sana ihtiyacım olursa, bana gelir misin
Would come to me for to ease my pain? / Acımı dindirmek için bana gelir misin?
And if you needed me, I would come to you /Eğer senin bana ihtiyacın olursa, ben gelirim
I would swim the seas for to ease your pain / Acını dindirmek için denizleri yüzerim.

Benden Şarkılar – Beautiful That Way (Noa)

Bugün radyo dinlerken tanıdık bir ezgi kulağıma takıldı. Sözleri de, biraz klişe ve popülistlik koksa da, hoşuma gitti. Meğerse 1997’nin ödül rekortmeni, politik doğrucu lakin sevimli ‘savaş kötüdür’ filmi La Vita é Bella (Life is Beautiful)‘nın ünlü ezgisiymiş. Tipik bir ‘kendini iyi hisset’ şarkısı. Yolda, doğada, deniz kenarında, mutluyken, hüzünlüyken dinlenebilecek joker bir şarkı.

Smile, without a reason why / Gülümse, hiç sebebi olmadan
Love, as if you were a child / Sev, bir çocuk gibi
Smile, no matter what they tell you / Gülümse, sana ne söylenirse söylensin
Don’t listen to a word they say / Onların tek kelimesini dinleme
‘Cause life is beautiful that way / Çünkü hayat böyle güzeldir

Tears, a tidal-wave of tears / Yaşlar, bir gelgit dalgasının yaşları
Light that slowly disappears / Işık, yavaşça kaybolan
Wait, before you close the curtain / Bekle, perdeyi kapatmadan
There’s still another game to play / Hala oynanacak bir oyun var
And life is beautiful that way / Ve hayat böyle güzeldir

Here, in his eyes forever more / Burada, onun gözlerinde daima
I will always be as close as you remember from before. / Senin hatırladığından daha yakın olacağım

Now, that you’re out there on your own / Şimdi, yalnız başına dışarıdasın
Remember, what is real and what we dream is love alone. / Unutma, gerçek olan ve düşlediğimiz salt aşktır

Keep the laughter in your eyes / Gözlerinde kahkahayı koru
Soon, your long awaited prize / Yakında, nicedir beklediğin ödül
Well forget about our sorrow / Öyleyse unut acını
And think about a brighter day / Ve daha aydın bir günü düşün
‘Cause life is beautiful that way / Çünkü hayat böyle güzeldir

Kategoriler:şarkı Etiketler: