Başlangıç > günlük, hayat, iş hayatı, saçmalama edebiyatı > Salgın Günlüğü – 1

Salgın Günlüğü – 1

Salgının bir şehir, birkaç ülke tarafından değil de; tüm insanlık tarafından ciddiye alındığı veya alınmak zorunda kaldığı şu günlerde çoğu kişi, başkalarının salgını başta nasıl hafife aldığını kanıtlamakla meşgul. Ama işin ilginci de yine insanlığın neredeyse tamamının ilk duyduğunda bu virüsü hafife aldığı gerçeği. Hastalığın ilk ortaya çıktığı yer olarak düşünülen Çin’in Wuhan kentinde bile bu virüsün salgına yol açabileceğini düşünen ilk hekim yoğun bir tepkiyle karşılandı.

Bu yüzden yazının adından da anlaşılabileceği gibi bu yazıda sadece kişisel düşüncelerimi ve gündelik yaşamımı yazacağım. Benim bu virüsü ciddiye almam şubat ortasına rastlıyor. Ofiste son birkaç aydır iki ayrı uluslar arası projede görev alıyorum ve ikisinin de müşterisi bir Çin şirketi. Şubat başına denk gelen Çin yılbaşı tatili önce 1-2 hafta ertelendi, dolayısıyla proje toplantıları da genelde iptal edildi ya da ertelendi. Ardından gelen toplantılara Çin’den katılanların genelinin evden bağlandığı görüldü. Çünkü bağlantı kopmaları başladı; aralara garip ekolar, çocuk sesleri, ev gürültüleri girmeye başladı. Toplantı başlarında da salgınla ilgili konuşulan birkaç cümlede şirketlerin genelinin ofise gelemediğini duymaya başladık. İşte o zaman bu salgının dünya ekonomisini ciddi etkileyeceğini anlamaya başladım. Çünkü dünyanın en büyük endüstrisine sahip olan Çin’de şirketlerin bir ay kapanmalarının bile dünya piyasasını orta vadede negatif etkileyeceği aşikârdı.

Nitekim şubat ortasında konuştuğum tanıdık bir tekstil şirketi sahibi çok mutluydu. Çin’deki üretimin durmasıyla kendisine duyulan ihtiyacın bir anda arttığını ifade ediyordu. Sadece bu durumun ne kadar devam edeceğini kestiremediğinden iş büyütme konusunda kararsızdı. Halbuki bir ay sonra kendisi de fabrikayı kapayacaktı. Tahmininin tersine şu anda ne kadar küçülmesi konusunda karar vermeye çalışıyor.

Evdeki ofis masam

Şirketim FEV Türkiye, 16 Mart itibariyle tamamen evden çalışmaya geçti. Ertesi gün ofisten çıkarken dizüstümün yanında bir monitörümü (şirkette iki monitör ve dizüstünün ekranıyla çalışıyorum), klavyemi, faremi ve hatta ethernet kablomu da yanıma aldım. Evdeki çalışma masama hepsini hanımla muntazam kurduk. Çalışma düzenim neredeyse değişmedi. Zaten ocak ortasından beri iş yoğunluğum nedeniyle fazla mesaiye geçmiştim. Evden çalışma, fazla mesaiye daha fazla kapı aralamış oldu. Ofistekinden bariz daha fazla çalışıyorum.

Sadece iki bariz negatif durum var. İlki, internet bağlantısı. Data indirme olayını bir şekilde çözebilsem de data yükleme olayı çok sıkıntılı. Türkiye ofisteki server’a bile çok zor data yüklüyorum. Şirketteki çoğu arkadaşım da aynı sorundan muzdarip. Bu yüzden bazı iş arkadaşlarım gece yarısı çalışmaya başladı. Bu duruma geçmeyi sakıncalı buluyorum çünkü zaten evden çıkmıyoruz, bir de mesai saatlerini karıştırmak bedenin rutinini iyice bozabilir.

İkincisi ise fazlasıyla artan çevrimiçi aramalar. Günün neredeyse 2.5-3 saatini Skype görüşmelerinde harcıyorum. Bunun birincil nedeni, yüz yüze beş dakikada çözülebilecek konuların çevrimiçinde daha fazla zaman alması. İkincil nedeni ise insanların konuşma ihtiyacı. Bilhassa tek başına yaşayan mesai arkadaşlarım doğal olarak tecrit psikolojisine yavaştan girmeye başladı.

Bir çevrimiçi toplantıdayken

Sağlığıma gelince iki haftadır hafif geçen bir boğaz enfeksiyonum mevcut. Tek şikayetim boğazımda zaman zaman olan yanma hissi. Geçen hafta bu his, göğsüme inince biraz çekinerek bir özel hastanede kontrolden geçtim. Tomografi sonucum temiz çıkınca eşim de ben de çok rahatladık. Aile hekimi uzmanı olan eşim, bu durumun Covid-19 kaynaklı olabileceğini ama bunu kesin olarak hiçbir zaman bilemeyeceğimizi belirtti. Bu durum sebebiyle de yaklaşık 10 gündür hiç dışarı çıkmadım. Evin ihtiyaçlarını hafta içi her gün zaten çalıştığı aile sağlığı merkezine giden eşim karşılıyor.

İş yoğunluğum dolayısıyla sıkılmaya hiç fırsat bulamadım daha. Bu yoğunluk nisanda da süreceğinden bir süre daha devam edecek bu süreç. Bu yazı, eve kapandığımdan beri yazabildiğim ilk şey. Keza dizi ve film de eskisiyle aynı oranda izleyebiliyorum. Bazı akşamlar kafam çok dolu olduğundan kaldırabildiğim tek şey, hafif bir dizi bölümü olabiliyor. Bu yüzden evden çıkmayan çoğu kişi gibi kendime yatırım yapmaya fırsat bulamadım.

Zaman bulup yazabilirsem sonraki yazımda bu salgın krizinin, insanlık için neden bir alıştırma olduğunu düşündüğümü yazmaya çalışacağım.

Fotoğraflar: Damla Kotiloğlu Bötke

  1. fevli
    05/04/2020, 16:31

    Artun abi selamlar,

    Şirketteki düzeninin değişmediğini görmek, rahat bir ortamda bulunduğunu göstermen beni sevindirdi.

    Umarım iş-hayat dengesini daha sağlıklı kurabilme hedefini gerçekleştirirsin. Salgın dönüşü yeni ofisimizde yapacağımız partiyi iple çekiyorum.

    Sağlıklı Kal.

    Sevgiler,
    Bir kardeşin

  1. 24/04/2020, 12:38

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: