The Hobbit: An Unexpected Journey
Dün gece dünya gözüyle The Hobbit üçlemesinin ilk filmini izledim. Gerçekten pek bir keyif aldım. Lakin bu, bazı unsurları görmediğim manasına gelmesin. O yüzden de detaylı yazmak istedim. Önce kötü taraflarına bakalım, ardından iyilere geçeriz.
Okuyanlar bilir ki The Hobbit kitabı bir masaldır. Tolkien’in 1915’ten beri yaratımını sürdürdüğü Orta Dünya mitolojisi üzerine, çocukları için yazdığı bir ‘uyku öncesi masalı’dır. Masallar genelde küçümsenir lakin hepsi bir edebi değeri olan, önemli hayat dersleri içeren yapıtlardır. Özünde de hepsi bir ‘büyüme hikayesi’dir. Masalın başında başına buyruk, şapşal, vb. negatif özellikleri olan kahramanlar olaylar sonunda dersler çıkarıp olgunlaşır. Mesela Miyazaki ustanın Spiritted Away‘i de bir masaldır, üstelik en enfesinden. The Hobbit‘te de kitap başında çukurunda mızmızlanıp tüm gün yemek yeyip uyuyan Bilbo Baggins, kitap sonunda bambaşka birine dönüşür.
Sonuçta filmin en büyük yanlışı The Hobbit‘i fena halde ciddiye almak olmuş. Bir kere Yüzüklerin Efendisi ( Lord of the Ring (LOTR)) ile bağlamak uğruna (ki LOTR, masal değil, fantastik bir romandır) ciddi bir filme dönüştürmek istenmiş. Tabii bunda zaten tutmuş LOTR Üçlemesi‘nin mirası önemli bir etken. Sonuçta film başlarken, yaşlı Bilbo ve Frodo’yu görüyoruz ki çok gereksiz bir bölüm, üstelik fazla uzun tutulup filmin temposunu düşürmüş!
Verilen bu karar doğrultusunda da kitapta olmayan ama Tolkien’in başka kitaplarda bahsettiği bir sürü olay ve kişi görüyoruz. Bu kısımlar filmi ana ekseninden çıkaran hamleler. Bir kere adı üzerinde bir hobbiti (Bilbo’yu) anlatan hikayede bir anda Galadriel, Saruman, Elrond, Gandalf dörtlüsünün ciddi konuşmalarını izliyoruz. Hatta Galadriel Silmarillion‘a bile gönderme yapıyor! LOTR‘ta şık duran bu hareketler, The Hobbit‘te ana dokuyu bozuyor. Bir yanda Radagast’ın Sauron’un gelişini çözmesini izlerken (burada kitaptaki gibi Necromencer denmeye çalışılmış ama Sauron da diyorlar bazı yerlerde ki bu da kitabı okumayanlarda kafa karışıklığı yaratabilir) diğer yanda aksiyonu azdırmak uğruna dağ devlerinin şimşek şavaşını izliyoruz (ki kitapta çok az değinilir ama hoş bir mitolojik referanstır). Kısacası birbirine zıt iki ayrı eksende hareket etmeye çalışan bir film izliyoruz.
Bu kararlar, bilhassa Troll bölümümnde fazlasıyla sırıtıyor. Hem ciddi hem geyik olması istenen bu sahne, sonuçta olayın açıklanmadan bitirilişine ve keyifsizliğe yol açıyor ki Troll bölümü, kitapta bilmecelerden sonraki en eğlenceli bölümdür.
Ama tüm bunları görmezsek (başarabilirsiniz :D, gayet başardım ben) filmden keyif alabilirsiniz. Çünkü üç koca LOTR filmi sayesinde inanılmaz bir deneyim ve güven kazanan Peter Jackson, yerinde dokunuşlar ve yetkinlikleriyle zaten bildiği dünyayı yaratmada zorlanmadan önünüze yine güzel bir macera getiriyor. Hobbitler, cüceler, elfler filan keyif veren tüm unsurlar bir arada. Doğru oyuncu seçimleri, iyi performanslar, harika tasarımlar, dekorlar, kostümler, görsel efektler, yerinde bir müzik derken eğlenceli bir 3 saat geçirmemeniz zaten olasılık dışı! Çoğu sahnede gereksiz olan 3D bile bazı sahnelerde çok iyi sonuç vermiş.
Son tahlilde, yine Orta Dünya’da bir macera izlemek çok güzel! Lakin “Doğru kararlarla çekilseydi ne olurdu?” demekten kendimi alamıyorum.
-
30/12/2013, 23:11Sinema Sinema | Artun'un Karalama Defteri
Son Yorumlar