Arşiv

Posts Tagged ‘Tomas Alfredson’

2012 Oscar’a Doğru – 2

25/01/2012 2 yorum

The Descendants [Alexander Payne – 2011]

İncelilki senaryoların yazar/yönetmeni Payne, yine hayatın içinden bir konuyla karşımızda. Yine kendine güvenmeyen, çevresindekileri tanıyamayan, hissizleşmiş bir ana karakter var. Yine filmi başlatan bir olayla karakter, kendine geliyor ve kendini bulmaya başlıyor. Bu sefer George Clooney’in yalın oyunuyla hayat bulan ana karakter, karısı komaya girince bazı şeylerin farkına varıyor ve onun yokluğunda hem kendisini hem de ailesini idame ettirmeye çalışıyor.

Sideways kadar kendimi yakın hissetmediğim ama duyarlılığına ve samimiyetine kayıtsız kalamadığım bir film olmuş. Her Payne filminde öne çıkan, ince bir senaryo ve başarılı performanslar bu sefer de var. Ama yılın en iyisi olacak kadar iyi mi derseniz, hayır derim. Payne filmlerine aşina olanlara, tanıdık gelecek sularda başarılı bir 2 saat vaat ediyor. Payne ile yeni tanışanlar ise hayran kalabilir ama acele etmesinler, Payne’in başyapıtına daha var. Daha fazlasını oku…

Låt den Rätte Komma in (Let the Right One in)

Yaklaşık 2 ay önceydi sanırsam. IMDB Top 250’ye 2008 yapımı bir İsveç korku filmi girdiğini gördüm. Şaşırdım tabii ki. Bir korku filminin özgün ve kaliteli olma şansı çok azdır çünkü.

Filme geçmeden önce bir de korku filmlerinde müziğin önemini vurgulamak isterim. Ben bu saptamayı ünlü dışavurumcu klasik Das Kabinet des Dr. Caligari’yi seyrederken yapmıştım. Sessiz dönemde çekilen bu ünlü korku filmi, benim gibi her şeyden korkan bir adamı bile zıplatamamıştı. Sorun filmde değil, onun müzikle desteklenmemesiydi. (Hoş, filmi canlı müzik eşliğinde izlemiştim gerçi.) Modern korkularda müziğin bizi korkmaya alıştırmasına o kadar alışmıştım ki hiç tepkisiz film bitirdim.

Tomas Alfredson ise müziksiz bir korku filmi yapmış ve olmuş, en azından en gerilimli anlarda müzik koymamış. Filmi izlerken çığlık atmıyorsunuz ama kanınız çekiliyor. İşte sırf bu yüzden film takdire şayan. Ayrıca son 10 yılda gördüğümüz majör türlerin gençlik filmine harman edilmesini başarıyla uygulamış. Ortada bir gençlik-korku filmi var ama slasher değil! Bildiğiniz ciddi korku filmi kalıplarının, gençlik filmi kalıplarına ayak uydurmasını sağlamış. Sonuçta Alfredson korkutmayan bir korku filmi yapmış!

Oskar çocukluktan ergenliğe geçiş yapan ve bunun getirdiği bilumum sorunla uğraşan sıradan bir öğrencidir. Eli ise uzun zamandır 12 yaşında olan bir vampirdir. Eli’nin babasının kızı için cinayetlere başlamasıyla Oskar ile Eli’nin tanışması aynı zamana denk gelir. Bu iki dış toplumdan izole olmayı tercih etmiş çocuk birbirine yakınlaşırken, istenmeyen cinayetler de kasabada can sıkmaya başlar…

Çok sakin ve yavaşça derdini anlatıyor film. Tıpkı bir sanat filmi gibi! Hatta filme bir korku-sanat filmi tanımlaması yapsak hiç yanlış olmaz. Bazı sahnelerde Kieslowski ve Bergman tadı bile geliyor damağınıza ki bir korku filminde bunu hissedeceğim aklımın ucuna gelmezdi.

Bunların yanı sıra ayrıntılardaki mükemmeliyetçilik göz kamaştırıcı. Filmin çok ince düşünüldüğü, yapım sürecinin de bir o kadar detaylı gerçekleştirildiği belli oluyor. Son olarak filmin Amerikan versiyonunun 2010’da gösterime gireceğini belirtip, o tarihten önce mutlaka bu sıra dışı filmi izlemenizi tavsiye ediyorum.

Oyuncular: Kåre Hedebrant, Lina Leandeersson, Per Ragnar, Henrik Dahl, Karin Bergquist, Peter Carlberg, Ika Nord, Mikael Rahm – Görüntü Yönetmeni: Hoyte Van Hoytema – Müzik: Johan Söderqvist – Yapım Yılı: 2008 – Süre: 114 dk. – Senaryo: John Ajvide Lindqvist (kendi romanından) – Yönetmen: Tomas Alfredson – ****

Kategoriler:film eleştirisi Etiketler: