Arşiv
Avrupa Gezi Notları – 3: Stockholm
27 Mayıs Pazar sabahı kaltıktan sonra direkt Müge’nin yurduna gittim. İki arkadaş güzelce kahvaltı ettik, sohbet ederek. Ardından yürüyerek Uppsala merkeze geldik. Müge’nin karnavalda işleri olduğundan bana katılamayacaktı ama ben günübirlik Stockholm’a gidecektim. Müge Hanım 😀 beni trene bindirdikten sonra döndü. 40 dakika sonra Stockholm ana garındaydım.
Zaten Müge’yle kısa bir plan yapmıştık. Hemen onu uygulamaya koyuldum. Önce eski Stockholm’ün olduğu adayı (Gamla Stan) turladım. Bu arada şunu hemen belirtmem gerek, Stockholm adalardan oluşmuş bir kent. Güneyinde de daha binlerce irili ufaklı ada var. Uçak inmeden önce havadan bunu gayet detaylı görmüştüm. Stockholm de bu adalar topluluğunun en kuzeyindeki birkaçından oluşuyor. Dediğim üzeri eski Stockholm’un bulunduğu ada ufacık. Kraliyet sarayı, Nobel Bilim Akademisi bu ada üzerinde. Geriye kalan binalar hep turistik. Dükkanlar, barlar, restaurantlar, vs. Ben kraliyet sarayının önünden geçerken, turistlere yönelik askeri geçit töreni düzenleniyordu. Askerlerin çoğu kadındı. Fazla durmadan yürümeye devam ettim. Daha fazlasını oku…
Avrupa Gezi Notları – 2
Arlanda Havaalanı ahşap zeminiyle beni mest etti. Pasaport kontrolüne kadar gayet mutluydum. Kontrole görevli memur, dönüş biletimin çıktısı olmadığından bana zorluk çıkardı. Allah’tan davetiyemi götürmüştüm. Zorla inandırdım memuru.
Neyse çıktım havaalanından. Uppsala otobüsünü bekliyorum. Birden biri “Artun!” diye seslendi. “N’oluyor?” diye arkamı döndüm. İTÜ’den bölüm arkadaşım Mehmet Ali karşımda! Tesadüfün böylesi! Dünya gerçekten küçükmüş. Çarşamba günü Stockholm’de yüksek lisans mezuniyeti varmış. Ailesini almaya havaalanına gelmiş. Telefonunu verdi ve onlar Stockholm’e gitti. Ben de Uppsala’ya yollandım.
Uppsala ana istasyonunda Müge beni bekliyordu. Sarıldık, özleştik. Yürürken konuşmaya başladık hayatlarımızdan. Bu haftasonu karnaval varmış Uppsala’da. Beni direkt oraya götürdü. Çimenlerde oturduk biraz. Sonra arkadaşlarının yanına gittik. Orta ölçekli bir parkta patika üzerlerinde çeşitli şeyler satıyordu satıyordu insanlar. Yiyecek, içecek, incik boncuk, vs.
Küçük sahnede Müge’nin arkadaşı Cecilia’nın göbek dansı gösterisini seyretmeye gittik. Gayet kalabalık bir topluluk gösteriyi zevkle izledi. Şu çok garibime gidiyor: Batılıların Doğululardan bu kadar tiksinirken (politik, tarihi ve sosyal olarak) Doğu kültürünü bu kadar sevmeleri bana göre büyük bir paradoks! Bunun diğer bir kanıtı da ilerlerleyen saatlerde ortaya çıktı. Daha fazlasını oku…

Son Yorumlar