Arşiv
İç Anadolu’da Bir Hafta – Bölüm III: Kaymaklı, Ihlara Vadisi ve Ankara Müzeleri
Önceki yazı: Ürgüp, Balon Yolculuğu, Göreme, Avanos
22 Şubat Çarşamba sabahı ilk durağımız Kaymaklı Yer Altı Mağaraları’ydı. Burası Nevşehir-Niğde yolunun üzerinde bulunan Kaymaklı beldesindeki bir müze. Bölgenin elverişli toprak yapısı sayesinde İslamiyet öncesi yerel halk, düşmanlarından korunmak adına yerin altını, yedi katlık koca bir yapı oluşturacak bir biçimde kazmışlar. Ortaya ilginç bir yerleşim yeri çıkmasının yanında dönemin sosyal yapısını gözler önüne sermesi bakımından da ilgiye mazhar. Yedi katın her biri farklı bir sosyal sınıfa ait ve mağaraların yapısı da bunu gösterir biçimde değişiyor. En üstte yönetici sınıfının yaşama ve toplanma alanları yer alırken, bir alt katta zengin ailelerin mağaraları bulunuyor. Onların da altlarında sırasıyla orta sınıfın, fakirlerin ve mültecilerin hayatlarını geçirdiği mağaralar görülebiliyor. Üst katların tuvaletlerini toplama ve dışarı çıkarma gibi ayak işlerini en aşağı sınıfı temsil eden mülteciler görüyor. Müzeyi arşınlarken, yüzyılların geçmesiyle bazı şeylerin değişmediği gerçeğiyle de yüzleşiyorsunuz aynı zamanda.
Kaymaklı Yer Altı Mağaraları’ndan üç kare
Kültür ve Turizm Bakanlığı, mağaraları güzel koruyabilse de maalesef açıklayacı hiçbir tabela, yazı, vb yerleştirmemiş. Bu yüzden kapıda bekleyen rehberlerden birini tutmanız gerekiyor, diğer türlü içeride kaybolma ihtimaliniz bile mevcut. Biz Mehmet adında 50 yaşlarında yerli bir rehberi 60 TL’ye tuttuk, gayet de açıklayıcı bir gezi yaptırdı. Mağaraların havalanmasını sağlayan, aynı zamanda haberleşmeye de yarayan hava kanalları ve düşmanın içeri girme ihtimaline karşı hazırlanmış özel tuzak yerleri gibi ilginç detayları görmemizi ve işlevlerini anlamamızı sağladı. Daha fazlasını oku…
İç Anadolu’da Bir Hafta – Bölüm I: Kayseri
Bazen alıp başını gitmek lazım. Uzaklara… Daha önce gitmediğin diyarlara…
Günümüzde modern insanın gerçekte dert filan sayılamayacak asıl sorunu, gündelik ıvır zıvırlarının çokluğu. Lakin bunlar küçük ve oldukça saçma olsalar da o kadar fazlalar ki kişinin hayat enerjisini tüketiyor. Sanırım yaşamı kolaylaştıkça bu tarz saçma şeyler yüzünden onu daha da zorlaştıran modern insanın laneti bu.
Bir beyaz yakalı olarak maalesef ben de bu lanete sahibim. Bilhassa cumaları zombi gibi eve geliyorum ve bir an evvel yatmak istiyorum. Yaşanacak, tadacak, deneyimlenecek o kadar çok şey varken hele. Bu duruma düştüğüm için kendime fena halde acıyorum.
Tatiller bu rutinden çıkmak, bir rahat nefes almak ve silkinmek için çok önemli bu yüzden. Birey için de, özel hayatı için de, iş yaşamı için de… Kafasını dinlemiş ve rahatlamış bir çalışanın işine daha çok odaklanabildiği gerçeğine kimsenin itirazı yok, değil mi?
O zaman başlıyoruz bu seferki gezimize…
20 Şubat 2017 Pazartesi sabah 7.00 uçağıyla başladı gezimiz. Yanımda kız arkadaşım Damla, uçtuk İç Anadolu’nun ticaretiyle ünlü şehri Kayseri’ye. Normal saatinden önce iniş takımları yere değdi ve Anadolu’nun başka bir kopya havaalanına varmış olduk. Kendine has hiçbir özelliği olmayan bu soğuk ve standart havaalanlarını tasarlayanlar bu kadar düz insanlar mı, yoksa onlara bu tekdüzelik dayatılıyor mu merak ediyorum.
Havaalanından arabamızı kiralayarak iniyoruz merkeze. İlk izlenimimiz gayet geniş caddeler, uzun uzun ama dip dibe olmayan apartmanlar. İlk durağımız ise Lokman Gurme. Burada gayet güzel, bol çeşitli ve lezzetli bir kahvaltı yapıyoruz. Tıka basa doyuyoruz lakin masadakileri bitirmeye ne hacet!
Kahvaltıdan sonra şehrin daha da merkezine iniyoruz. Arabamızı bir caddeye park ettikten sonra sırt çantalarımızı arkaya atarak başlıyoruz sokakları aşındırmaya başlıyoruz. Hava hafif ısırıyor lakin öyle çok soğuk yok. Kenarlardaki karlar geçen haftanın sert olduğunu işaret ederken tepedeki güneş sorun olmadığını kulağımıza fısıldıyor.
Kayseri sokakları
Tarihi Kayseri Lisesi Daha fazlasını oku…
Son Yorumlar