Başlangıç > başyapıt, film eleştirisi, klasik, Türk filmi > 1966’da Güneydoğu Sorunu: Hudutların Kanunu

1966’da Güneydoğu Sorunu: Hudutların Kanunu

Gündemi takip ederken bazen eskilere de bakmak lazım geliyor. Çünkü bugün yaşananların hepsinin kökü geçmişte ve elbet bir şekilde size ipucu veren doneleri yakalabiliyorsunuz. Bazen eski bir haber, eski bir hikaye yada eski bir film. Mesela Yılmaz Özdil dünkü yazısında eski bir yazısını aynen kullandı, hiç de sırıtmadı çünkü gündem değişse de, özdeki sorun bakiydi.

1966’da Lütfü Ö. Akad ustanın çektiği Hudutların Kanunu filmine bugünden bakmak ilginç oluyor. Hikayesini Yılmaz Güney’in yazdığı ve Akad ustanın senaryolaştırdığı film, muhtemelen Suriye sınırında geçen hikaye bir kaçakçılık öyküsü anlatır. Bir sınır köyünde yaşayan Hıdır (Yılmaz Güney), güvenilir bir kaçakçıdır. Civar jandarma komutanının vurulması sınırda denetimi arttırınca, daha küçük bir kaçakçı olan Hıdır’a daha çok iş düşer. Yeni gelen komutan, durumu anlayıp Hıdır’ı uyarır, aynı zamanda da köye okul kurulması ve kaçakçılık dışında bir iş tutulması için Hıdır’la işbirliği yapar. Ama yörenin şartları, bu güzel hayallere izin vermez…

Filmin öyküsü basit olsa da, değindiği konu ciddi. 46 yıl sonra bile çözülemeyen ve arapsaçına dönen sorunlar bunlar. Bu sorunlardan ötürü gazetelerde hala Uludere Katliamı veya Dağlıca Baskını gibi haberleri okuyoruz. Sorun hep orada dursa da çözmek kimsenin işine gelmediği için büyüdükçe büyüyen bir vakayla karşı karşıyayız, daha da ilginci çözmek hala kimsenin işine gelmiyor. Bu konuda bugün Radikal’de çıkan Prof. Dr. Mesut Yeğen röportajını okumanızı tavsiye ederim.

Gelelim biz filmde geçen konulara: Hıdır bize mert ve sözünün eri olarak tanıtılıyor. Oğluyla kendi halinde yaşayan Hıdır’ın durumdan pek hoşnut olmadığı ortada. Her an ölüm korkusuyla karşı tarafa geçip geliyor arkadaşlarıyla. Canını tehlikeye atmanın bedelini alıyor ama başka bir imkanı olsa vazgeçeceği belli. Nitekim komutanın teklifine köyde sıcak bakan tek kişi oluyor ve biraz da sözü geçer olmasının verdiği güçle hem okulu açtırtıyor hem de tarla sürmeye başlıyor. Ama Hıdır’ın korktuğu başına geliyor, yörenin ağası Hıdır’ı kaçakçılığa döndürmek uğruna hem arkadaşını (Tuncel Kurtiz) öldürtüyor hem de tarlasını dağıtıyor!

Burada çok ince bir ayrıntı var. Güney ve Akad, dönemin sansür kurulunu geçebilmek için belli ki komutan karakterini cilalamışlar. Aslında çok da sırıtmayan bir karaktere dönüşen komutan, filmde devleti temsil ediyor. Şöyle ki iyi niyetli ama hiçbir şekilde yörenin dinamiklerini göz önüne almayan bir çözüm sunuyor komutan karakteri. Tıpkı bunca yıldır devletimizin yaptığı gibi, kağıt üzerinde pırıl pırıl duran ama mesneti olmayan çözümlerden biri. Yörenin kültürünü, tarihini, sistemini göz ardı ederek yapılmış bir öneri: Siz şimdilik bu susuz toprağı ekerek bir şekilde yaşayın, çocuklarınız okuyunca düzlüğe çıkarsınız. Yöreyle hiç alakam olmamasına rağmen ben bile bu öneriye “Kim öle, kim kala!” derim. Kaldı ki yöredeki feodaliteyi ve tek kazanç kapısını görmezden gelerek böyle bir önerinin geleceği olduğunu düşünmek bile saçma. Nitekim film de bunu gayet kötümser bir şekilde gösteriyor.

71 dakikalık filmde hiç sıkılmadığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Akad usta enfes bir tempo tutturarak akıcı bir şekilde hem hikayeyi derinleştiriyor hem de aksiyona yer vererek seyirciyi sıkmıyor. Başarılı tercihlerle Yılmaz Güney, Osman Alyanak, Tuncel Kurtiz, Tuncer Necmioğlu, Aydemir Akbaş, Erol Taş gibi usta oyunculardan bir kadro kurmuş. Filmin tek kusurunun Pervin Par’ın oynadığı öğretmen karakterinin çok göze batması ve silik kalması olduğu söylenebilir.

Akad’ın bu klasiğini izlemek her zaman için önemli olsa da bilhassa Uludere Katliamı sonrası izlemek daha ilgi çekici hale geliyor.  Mutlaka izlenmeli.

  1. Henüz yorum yapılmamış.
  1. No trackbacks yet.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: