Başlangıç > klasik, Müzik, şarkı > Benden Şarkılar – Like a Rolling Stone (Bob Dylan)

Benden Şarkılar – Like a Rolling Stone (Bob Dylan)

Neden? Merak ettiğimiz bir şeyi sorgulamak istediğimizde ağzımızdan çıkan kelime, ‘neden’dir. İnsan bu, bilemez, aklına takılır ve sorar. Bazen başkalarına, bazen de kendisine.

Hiçbir zaman bir Bob Dylan hayranı olmadım. Büyük bir müzisyen olduğu aşikârdı lakin bana göre değildi. İçten içe de aklımı kemiriyordu, sesi pek de iyi olmayan birine nasıl bu kadar önem verildiği. Geçen yıl Nobel aldığında bu merağım daha da arttı. Onca harika müzisyen varken neden Bob Dylan Nobel Edebiyat Ödülü alıyordu?

İki ay önce spotify’de ‘Rolling Stone’s 500 Greatest Songs of All Time’ listesini buldum. Rolling Stones, ABD’nin ünlü bir müzik dergisi ve 2004’te müzik otoritelerine sorarak böyle bir liste yapıyor. Listenin ilk sırasında da Bod Dylan’ın ‘Like a Rolling Stone’u var! Arka arkaya dinledim birkaç kere ama şarkıyı yine anlamadım. Dedim kendi kendime “Bu şarkı ilk sıradaysa kesin bir olayı var! Ben atlıyorum.” Bu sefer üşenmeyip araştırmaya başladım hem Bob Dylan’ı, hem de bu başyapıtını.

Bob Dylan’ın biyografisini detaylı okuyunca ilginç bir kişilik olduğunu bir kez daha anladım. Kendisi hem bir star, hem de sıradan bir insan. Sıradanlığının ilk göstergesi de bu şarkı olmuş aslında. Nasıl mı?

Dylan ilk defa 1962’de bir folk şarkıcısı olarak tanınmaya başlıyor, 64’te ise ABD’nin aranan starlarından bir hâline geliyor. Lakin bu starlık durumu Dylan’ı kasıyor, hatta 66 yılında gerçekleştiği şüpheli bir trafik kazası yapıyor ki ortadan uzun süre kayboluyor. Bu dönemde bir ara müziği de bırakmayı düşünüyor. Tam böyle bir ruh hâlindeyken tüm içindekileri, 20 sayfalık uzun bir şiirde kusuyor. ‘Kusma’ ifadesi tamamen Dylan’ın bu arada. Sonradan bu şiirden 4 kıtayı alıp ‘Like a Rolling Stone’u yaratıyor.

Bob Dylan’ın, 2014’te bir açık arttırmada 2 milyon dolara satılan ‘Like a Rolling Stone’u yazdığı orijinal kağıtlar (Photo by Slaven Vlasic/Getty Images)

Şarkı, 6 dakika 10 saniye ile dönemin diğer yapıtlarının sürelerinin iki katını da aşıyor ve bu konuda bir ilk. Dylan, başta bir şarkı olarak düşünmediğinden kendini tamamen serbest bırakmış ve ortaya çıkanı da olduğu gibi kaydetmiş. Zaten Columbia Records Dylan’ın ününe rağmen şarkıyı reddetmiş önce, sonra diskolara el altından verilip tutunca çıkarmış. Daha ötesi, radyolar bir süre şarkıyı uzunluğundan dolayı orijinal süresinde çalmayı reddetmiş ve Dylan hayranları buna özel bir kampanya düzenlemiş. Diğer deyişle resmen eser kendi yolunu açmış.

Başka bir özelliği ise Dylan’ın folktan rocka geçiş dönemine ait olması. Folk şarkıcısı olarak ün yapmış birinin âniden elektronik gitara geçmesi, o dönemde bayağı tartışma yaratmış. Hatta bazı hayranları onu riyakarlıkla suçlamış, protesto etmişler. Lakin Dylan kulaklarını tıkayıp içinden geleni yapmış.

Bence ‘Like a Rolling Stone’un en önemli özelliği, sözleri. Bazı kaynaklarda sözlerin, dönemin sanat ikonlarından Andy Warhol’u eleştirdiği üzerinde durulsa da bence Dylan şarkıda kendi özeleştirisini yapıyor. Şarkı, bir zamanlar burnu kalkık olan lakin bir şekilde maddi şeylerin verdiği hazdan kurtulan ve özgürleşen bir kadını anlatıyor. Sözlere paralel olarak Dylan’ın o dönemki hayatı düşünüldüğünde kendi içindekileri kustuğunu ve bu sayede rahatladığını görüyorsunuz. Dylan da çeşitli kaynaklarda müziğe devam edebilme sebebinin bu şarkı olduğunu, yoksa kaybolacağını belirtiyor.

Sanırım müzik tarihinde bu kadar kişisel, içten ve özel bir şarkı çok az bulunur. 1965’te kaydedilen eser, Dylan için bir rehabilitasyon süreci olmasının yanında dönemin ruhuyla da örtüşüyor. 50’lerdeki, meteryalizme ve tüm standartlara karşı gelişen Beat Kuşağı edebiyat akımının ertesinde ve etkisinde 60’larda hippi kuşağı şekillenmeye başlamıştır. Şarkının yayınlanmasından üç yıl sonra dünya o meşhur 68’ kuşağı ayaklanmalarına şahit olacaktır. ‘Like a Rolling Stone’, adındaki yuvarlanan bir taş ile bireyin özgürlüğünü ve bağımsızlığını sembolize eder. Çünkü yuvarlanan taş; dinamiktir, istediğini yapma potansiyeline sahiptir ve hiçbir yere bağlı değildir. Bu yüzden Dylan nakaratta defalarca sorar: “Kendini nasıl hissettiriyor? Kendini nasıl hissettiriyor? Bir eve sahip olmadan, tamamen bilinmeyen biri olarak… Tıpkı yuvarlanan bir taş gibi…”

 

Bob Dylan – Like a Rolling Stone / Yuvarlanan bir taş gibi

Once upon a time you dressed so fine / Bir zamanlar güzelce giyinirdin,
Threw the bums a dime in your prime, didn’t you? / Gençliğinde otlakçılara birkaç kuruş atardın, atmaz mıydın?
People call say ‘beware doll, you’re bound to fall’ / İnsanlar “Dikkat kızım, düşersin bak!” derlerdi.
You thought they were all kidding you / Dalga geçtiklerini sanırdın,
You used to laugh about / Gülerdin
Everybody that was hanging out / Sana takılan herkese.
Now you don’t talk so loud / Şimdi o kadar sesli konuşmuyorsun.
Now you don’t seem so proud / Şimdi o kadar gururlu değilsin,
About having to be scrounging your next meal / Yemeğini otlanmak zorunda kalacağın için.

How does it feel, how does it feel? / Nasıl hissettiriyor, nasıl hissettiriyor?
To be without a home / Bir eve sahip olmamak…
Like a complete unknown, like a rolling stone / Tamamen bir bilinmeyen gibi, yuvarlanan bir taş gibi…

Ahh you’ve gone to the finest schools, alright Miss Lonely / Ahh en güzel okullara gittin, peki Bayan Yalnız.
But you know you only used to get juiced in it / Lakin sadece sisteme dahil olmayı öğrendin biliyorsun.
Nobody’s ever taught you how to live out on the street / Kimse sana sokaklarda yaşamayı öğretmedi
And now you’re gonna have to get used to it / Ve artık buna alışmak zorundasın.
You say you never compromise / Asla düşmem derdin
With the mystery tramp, but now you realize / Gizli saklı tuzaklara, ama artık anlıyorsun ki
He’s not selling any alibis / Hiçbir mazereti yemeyecek,
As you stare into the vacuum of his eyes / Gözlerinin içinde kaybolurken
And say do you want to make a deal? / ve “Nasıl anlaşabiliriz?” derken.

How does it feel, how does it feel? / Nasıl hissettiriyor, nasıl hissettiriyor?
To be on your own, with no direction home / Kendi başına olmak, eve doğru yol almamak…
A complete unknown, like a rolling stone / Tamamen bilinmeyen biri ve yuvarlanan bir taş gibi…

Ah you never turned around to see the frowns / Ah asla dönüp surat asışlarını görmedin,
On the jugglers and the clowns when they all did tricks for you / Senin için tüm numaraları yaparlarken hokkabaz ve palyaçoların yüzlerindeki.
You never understood that it ain’t no good / Asla kötü olduğunu anlamadın,
You shouldn’t let other people get your kicks for you / Başka insanlara senin işlerini yaptırmamalıydın.
You used to ride on a chrome horse with your diplomat / Krom bir atın üzerinde gezerdin, diplomat gibi
Who carried on his shoulder a Siamese cat / Omzunda bir Siyam kedisi taşıyan.
Ain’t it hard when you discovered that / Zor olmadı mı keşfederken
He really wasn’t where it’s at / Aslında oralı olmadığını
After he took from you everything he could steal / Senden çalabileceği her şeyi aldıktan sonra.

How does it feel, how does it feel? / Nasıl hissettirdi, nasıl hissettirdi?
To have on your own, with no direction home / Kendine sahip olmak, eve doğru yönelmeden…
Like a complete unknown, like a rolling stone / Tamamen bir bilinmeyen gibi, yuvarlanan bir taş gibi…

Ahh princess on a steeple and all the pretty people / Ahh kuledeki prenses ve tüm o tatlı insanlar…
They’re all drinking, thinking that they’ve got it made / Hepsi içip hallettiklerini düşünüyorlar,
Exchanging all precious gifts / Tüm kıymetli hediyelerin değiş tokuşunu.
But you better take your diamond ring, you better pawn it babe / Lakin elmas yüzüğünü çıkarıp rehin verirsen iyi edersin bebeğim.
You used to be so amused / Eskiden çok eğlenirdin,
At Napoleon in rags and the language that he used / Paçarvalar içindeki Napolyon’a ve konuşmasına.
Go to him he calls you, you can’t refuse / Çağırdığında git ona, bunu geri çeviremezsin;
When you ain’t got nothing, you got nothing to lose / Hiçbir şeye sahip olmadığında, kaybedecek bir şeyin olmadığında.
You’re invisible now, you’ve got no secrets to conceal / Artık görünmezsin, saklayacak sırların yok.

How does it feel, how does it feel? / Nasıl hissettiriyor, nasıl hissettiriyor?
To be on your own, with no direction home / Kendi başına olmak, eve doğru yol almamak…
Like a complete unknown, like a rolling stone / Tamamen bir bilinmeyen gibi, yuvarlanan bir taş gibi…

  1. Aksel
    15/09/2022, 22:45

    çok güzel bir yazı, ellerinize sağlık 🙂

  1. No trackbacks yet.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: