Annemlerle Yunanistan Turu – 1
Kurban Bayramı tatili için bir ilki gerçekleştirdim. Hayatta ilk defa hem ailemle hem de turla yurtdışına çıktım. Tabii turu kullanmamızın ana amacı, annemler için kolay bir seçenek oluşturmasıydı. Böylece ETS Tur ile 5 gecelik Yunanistan turuna çıktık. Anne babamın yanında eski komşularımız Ragıp Amca ile Malike Teyze de bize katıldı.
Böylece bayramın ilk gecesi (15 Ekim) Kadıköy Evlendirme Dairesi’nin önünden otobüsümüze binerek tura başlamış olduk. Turdaki ilk 10 saatimizi doğal olarak yolda geçirdik. Sabah 7.30’da gözümü açtıktan sadece 1 dakika sonra rehberimiz Andreas Mert’in neşeli sesini duyduk: “Günaydın herkese! Selanik’e hoşgeldiniz.”
Peşinen söyleyeyim, bu yazı dizisinde bahsedeceğim konuların çoğu Andreas’ın anlatıklarından araktır. Ayrıca gezdiğim yerlerin yanında bolca da Yunan kültürü ve günlük yaşamına da değinmeye çalışacağım.
Selanik gezisi hakkında da ek bir parantez açmam gerek: Bu blogta zaten 3 ay önce gittiğim Selanik gezisinin yazısı iki bölüm halinde yayınlanmıştı ve ilk önce bunları okumanızı öneririm. Bu yazılara şuradan ve de şuradan ulaşabilirsiniz. Selanik açısından bu yazılar daha doyurucudur.
Selanik turumuz şehrin en önemli kilisesi olan Hagios Demetrios Kilisesi ile başladı. Çatısının düz tahta olmasının dışında pek önemli bir özelliği yoktu. Ardından Osmanlı zamanında yapılan dış surların Zincirli Kale kısmına çıktık. Burası da pek aham şaham bir yer değil, şehri tepeden görmesi dışında.
Sonrasında Atatürk Evi’ne gittik. 3 ay önce gittiğimde resterasyon sebebiyle kapalıydı ve hayıflanmıştım göremediğim içim. Meğerse çok gereksizmiş bu hayıflanma çünkü Kültür Bakanlığı evin içini tamamen boşaltmış, yerine de hiçbir şey koymamış. (Dalga geçmiyorum!) Zaten daha otobüsteyken Andreas, durumun vahamiyetini çıtlatmıştı. 14 ay süren bu resterasyon sözde binayı güçlendirmek (ki gerçekten ihtiyacı varmış) ve içerdeki sunumu daha modernleştirmek adına yapılmış! Aldığımız duyuma göre zaten güçlendirme yapılmamış. Üstüne eskiden olan ev eşyaları tamamen çıkarılmış, yerlerine Selanik, Manastır, İstanbul ve Ankara’nın zamanındaki ile günümüzdeki durumlarını anlatan videolu anlatım konmuş. Açıkçası bunların gereksizliği o kadar barizdi ki izlemedim bile. Yalnız 2. kata her nasılsa Atatürk’ün balmumu heykelini koymuşlar ama bunu da bodruma THY uçak maketi koyarak mahvetmişler. Açıkçası ben mevcut durumun altında bariz bir kasıt arıyorum. Çünkü mantık sınırları dahilinde o evde böyle saçma bir modernleştirme yapılamaz. Bayağı sinirli şekilde oradan ayrıldık.
Atatürk Evi’ndeki Maket THY Uçağı
Ardından ise sahilde 1.5 saatlik serbest zaman verildi. Bu zaman zarfında, kordonda yürüdük, Aristo Meydanı’nda bir kafede oturarak dinlendik ve Beyaz Kule’ye geri döndük. Sonra zaten otelimize götürüldük ve ertesi sabaha kadar serbest bırakıldık.
Otelimiz yeni limanın dışında yer alan Porto Palace’tı. 5 yıldızlı olsa da pek o derece bir konfora sahip değildi. Daha önce kaldığım Hotel Olympia 4 yıldızlı ama daha iyiydi bence, bir kere çok merkeziydi ve Porto’dan aşağı kalır bir özelliği yoktu. (Eminim fiyatı da daha uygundur)
1.5 saat dinlendikten sonra taksiyle şehir merkezine indik. Bu arada tüm Yunanistan’da taksiyi telefonla çağırırsanız taksimetre ücretine 2 euro eklendiğini öğrenmiş oldum. Biraz etrafı dolaştıktan sonra, bir önceki gezimin favorisi olan Full to Meze’ye oturduk. Bayram olması dolayısıyla inaılmaz doluydu (bizden sonra ayakta bekleyenler oldu) ve mekandakilerin çoğu Türk’tü!
Sofraya feta perniri, ahtapot ızgara, şarapta ahtapot (yanlış anladılar lakin bu da enfesti), kalamar, midye buğulama (ne yazık ki midye dolma bitmiş, çok üzüldüm), kızarmış hellim, mezgit kızartma ve bolca uzo geldi. Hepimiz fena halde doyduk ve hesap sadece 95 avro geldi. Full to Meze meyhanecilikte sınırları zorluyor gerçekten, çok iyiler.
Tepeden Selanik’e Başka Bir Bakış
Yediklerimizi eritmek için biraz daha dolandıktan sonra Eski Liman’daki deniz kıyısında oturduk. Sonrasında da taksiyle yine geri dönüp, dinlenmeye çekildik.
Son Yorumlar