Arşiv

Posts Tagged ‘Pawel Pawlikowski’

33. İstanbul Film Festivali Notları – 1

Ve bir festival daha bitti. Bu yıl filmler çok iyiydi. Bazılarına gidemedim, buna rağmen 20 film seyrettim ve çoğunda doğru seçim yaptığımı görünce bayağı mest oldum. Bu yılki filmler sadece keyif vermekle kalmadı, beni oldukça düşündürttü de. Şu sıralar kafamda birbirinden ayrıksı fikirler uçuşup duruyor, bir gün düşündüğümün tam tersini ertesi gün düşünür oluyorum. İşte böyle sisli bir dönemde bu filmlerin bazıları bana ışık oldu. Çoğunuza bu cümlelerim çok iddialı gelebilir ama her film başka bir bakış açısıdır ve o bakış açılarını gözlemleyerek kendi bakış açınızı zenginleştirip değiştirebilirsiniz. Hayatta hiç bir şeyin tek bir doğrusu yoktur veya doğru denilen şeye ulaşmanın tek bir yolu yoktur. Birbirinden farklı yollardan aynı yere ulaşabilirsiniz. İşte filmler bundan güzeldir, her biri farklı bir yolu gösterdiği için. Festivaller de bunları toplu olarak sunduğundan başka bir güzeldir.

Bai Ri Ya Huo (Black Coal, Thin Ice/İnce  Buz, Kara Kömür) [Diao Yinan – 2014 – Çin]

Black-Coal-Thin-Ice

Bu sene Berlin’de Altın Ayı kazanan film, açıkçası bir hayalkırıklığıydı. 2003 yapımı müthiş Salinui Chueok (Memories of Murder)‘ı hatırlatan bir şekilde, katili bulunamamış bir cinayetin izini 10 yıla yayılarak sürüyor. Filmin en (ve belki de tek) önemli özelliği, bazı önemli sahnelerin son derece sade ama modern bir şekilde çekilmesi. Bu şekilde vasat bir kara film/polisiye filmi olmaktan sıyrılabiliyor.

The Zero Theorem (Sıfır Teorisi) [Terry Gilliam – 2014 – ABD]

zero-theorem

Gilliam’ın delifişek kafasından çıkan bilim-kurgu hikayeleri hiçbir zaman vasat olmamıştır. Her biri ayrıksı ve orijinal olan filmleri, genel kitleye çok hitap etmese de hep prestijlidir. Son filminde de sistem için kod yazan bir adamı (harikulade Christopher Waltz) merkezine alıp sistemi alabildiğine eleştiriyor. Gilliam’ın kendi de değindiği üzere, kendi başyapıtı Brazil‘e oldukça yakınsayan filmin ondan farkları daha renkli olması ve içinde birazcık da olsun umut olması. “Beni ye!” diye bağıran pizza kutusu, tüm duvarları kaplayan stream reklamlar, sadece pornoya indirgenmiş ve bunu halisilasyona çevirmiş internet ve de zeki bireylere çözemeyecekleri görevler verip onları saf dışı bırakan sistemiyle çok farklı bir dünya kurmuş Gilliam. Orwellvari bu yaklaşımıyla günümüzün kapitalist sistemi hakkında bir kez daha düşünmemizi öğütlüyor usta yönetmen.

Kaos [Paolo Taviani & Vittorio Taviani – 1984 – İtalya]

188 dakikalık bu efsane başyapıt, Nobel ödüllü yazar Luigi Pirandello’nun 20. yüzyıl başlarında Sicilya’da geçen 5 hikayesinden uyarlanmış. 5 bölüm ve birer ön-son söz olmak üzere 7 farklı kısımdan oluşuyor film. Her birine ayrı önem veren Taviani Kardeşler, her birinde insanlığın farklı bir kötücüllüğünü anlatıyor. Buna kötücüllük yerine hata, özellik, eylem de diyebiliriz. Çünkü hikayeler Sicilya’da 100 yıl önce geçse de bu durumlar gayet evrensel, zamansız ve subjektif.

kaos

Eşkıyalar tarafından öldürülen kocasını aramak için dışarı çıkınca aynı eşkıyalar tarafından hamile bırakılan ama doğan çocuğu reddeden kadın; tek kötü özelliği dolunay olunca deliren yeni kocasını hor gören ve kuzenini ayartmaya çalışan gelin; aldığı yeni devasa küpe hayran olan, kırılınca deliren, tamir eden adam içinde kalınca da onu dava etmeye çalışan toprak ağası; yeni bir mezarlık isteyen alamayınca da şehirde eylem yapan köylüler ve başlarındaki ata; annesinin çocukluk hikayelerini yazıya dökmeye çalışıp dökemeyen ünlü yazar ve yakaladıkları kargaya taş bağlamaya çalışan adamlar.

Kaos_taviani_franco_ciccio_1984

Bu kişiler ve hikayeleri kaç ülkede kaç kişi tarafından yaşanmış ve yaşanmaya devam edecektir. İnsan denen varlığı tarafsız olarak anlamdırabilmek istemiş Taviani Kardeşler. Bunu oldukça yavaş bir tempoda ama hiç sorunsuz şekilde anlatmışlar. Teknik anlamda mükemmele yakın bir iş. Bu kadar farklı hikayeleri tek paydada toparlamak, yazmak, çekmek, kurgulamak, tüm bu oyuncuları çekip çevirmek. Müthiş bir eser Kaos. Üzerine onlarca çıkarım yapılıp sayfalarca yazılabilir. Daha fazlasını oku…