Arşiv

Posts Tagged ‘Julian Schnabel’

Festival Günlükleri – 2

2. günlüğü biraz rötarlı yazdığımdan sadece filmler üzerine olacak. Bu sefer 2 günde gittiğim 3 filmi ele alacağım.

Narayama Türküsü (Narayama-Bushi ko) 1983 yapımı bir Japon filmi. Aynı yıl Cannes’da Altın Palmiye almış. Büyük ihtimalle 84’te de festivalde gösterilmiş. 30. yıl şerefine de yeniden programa alınmış ki ben de fırsat bulup izledim. Birkaç yerde adını duymuştum lakin hiç izlemek aklıma gelmemişti. Festival vesile oldu.
Shohei Imamura’nın yönettiği film, natüralizmin başarılı bir örneği. Belki de bir başyapıt ama açıkçası ben öyle bir tat almadım. İzlediğime memnun oldum çünkü farklı bir film ve bu farklılığını sinematografik açıdan başarıyla filme de yedirmiş. Hayran kalmamak elde değil yani.
Film, ana yerleşimlerden uzak bir Japon köyünde yaşlı bir kadın olan Orin’in yılını anlatıyor. Böylelikle hem Japon köy yaşantısını gözlemliyoruz, hem yaşlı-genç kavramı üzerine düşünüyoruz. Bu açıdan bile önemli bir film. Bir de bunları natüralizmle harmanlaması var. Kamera tüm olaylara gayet tarafsız, bir belgesel kamerası gibi. Böylelikle filmdeki tüm sahneleri sanki doğalmışçasına seyrediyoruz. Benim daha önce pek şahit olmadığım farklı bir anlatı. (Şimdi bakınca biraz Ray Andersson’un filmlerine benzettim ama o filmler 2000’lerde) Üstelik araya çekinmeden, gerçek doğa görüntüleri de koymuş (yılanın fareyi yemesi gibi), çektiğinin doğal olduğunu ispat edercesine.

Daha fazlasını oku…

Kelebek ve Dalgıç Giysisi

Ben bir engelliyim. Hayatımda bu yüzden çok farklı şeyler yaşadım. Bunların çoğu hiç hoş olmayan şeyler ve ömür boyu da bunlar sürecek, engel olamam. Ama direnebilirim, nasıl mı? Hayata sımsıkı tutunarak, her şeye rağmen bir insan olduğumu unutmayarak, vs. Bu anlattıklarımı okuyunca bana acıyacaksınız, normaldir. Zaten benim yaşadıklarımı yaşamadıkça da anlayamazsınız.

Böyle bir yazıyı en son 2 yıl önce yazmıştım galiba. Vizyona Mar Adrento/İçimdeki Deniz girmişti ve herkes yere göğe koyamıyordu. Oysa ki film, ana karaktere acımaktan başka bir şey yapmıyordu, yani bence gayet sıradan bir filmdi. Dün Filmekimi’nde izlediğim filmse konuya başka bir açıdan bakıyordu. Engelli bir karakterin de insan olduğunun altını çiziyor. Bir kere ilk 20 dakikada filmi ana karakterin gözünden izliyoruz. Verdiği tepkileri normal olarak duyuyoruz, esprilerini dinliyoruz, terapistinin göğüslerine bakışını izliyoruz. Gayet normal değil mi? Normal bir erkek gibi. Ama bu erkek tek gözü hariç tamamen felç olan biri. Dışarıdan baktığınızda korkarsınız, çarpılmış gibi. Oysa kamera yeniden adamın gözüne yerleştiğinde yine olay normale dönüyor.

Filmde anlatılan olay gerçek bir hikayeden alınmış. Fransa’nın en ünlü moda dergilerinden (bizde de yayınlanan) ‘Elle’ dergisiniz editörü olan Jean-Dominique Bauby, bir gün araba sürerken aniden felç geçirir. Tek gözüyle iletişim kurabilen Bauby, terapistinin gayeti sayesinde kitap yazar. Yaşadıklarını dünyaya bağıran bu kitap, izlediğimiz filme de kaynak teşkil eder. Bauby’nin yaşadığı deneyim gerçekten izlenmeye değer. Kendisini dalgıç elbisesi içinde tasvir eden Bauby, aslında hayata o kadar da sımsıkı tutunmuyor. Sadece elindeki imkanları kullanıyor. Ateist olmaya hala devam ediyor, hala karısını aldattığı sevgilisine aşık. Çünkü o bir süper kahraman değil, her hareketi doğru da değil. Tıpkı bu yazıyı okuyan sizler gibi.

Böyle bir filmi yönetebilen Julian Scnabilen’e binlerce alkış, zaten Cannes’da da ‘En İyi Yönetmen’ ödülünü kucakladı. Spielberg’ün görüntü yönetmeni olarak tanıdığımız Janusz Kaminski, bir engellinin dünyasını harika yansıtıyor. Bence gerisi de boş. Bu filmin en önemli öğesi kesinlikle rejidir ve inanılmaz güzel çalışılmış.

Engelli olmak nedir? Hiç düşündünüz mü? Belki bir gün siz de arabanızı sürerken bir anda bir dalgıç elbisesine hapsolacaksınız. Ya siz ne yaparsanız?

Kelebek ve Dalgıç Giysisi/Le Scaphandre et le Papillon

Oyuncular: Mathieu Amalric, Emmanuelle Seigner, Marie-Josée Croze, Anne Consigny, Patrick Chesnais, Max Von Sydow, Niels Arestrup – Görüntü Yönetmeni: Janusz Kaminski – Müzik: Paul Cantelon – Senaryo: Ronald Harwood (Jean-Domique Bauby’nin romanından) – Yönetmen: Julian Schnabel

**** Y.T.: 24 Ekim