Arşiv

Posts Tagged ‘Scott Hicks’

Oscarlıklar 2010 – 5

The Boys are Back

10 yıl önce filan Shine’ı seyrettiğimden beri Scott Hicks’i takip ederim. Çok iyi bir yönetmen değildir, filmleri öyle aman aman izlenmez. Lakin ben severim, ilginç fikirleri perdeye yansıtır.

The Boys are Back de son filmi. Ana fikir güzel. Karısı aniden ölen adam, 8 yaşındaki oğluna göz kulak olmaya çalışıyor. Derken eski eşinden olan oğlu da gelince işler iyice zıvanadan çıkıyor. Harika bir dram konusu. Bundan 30 yıl önce Dustin Hoffman Kramer vs Kramer’da harikalar yaratmıştı benzer bir konuyla. Zaten daha filmin 10. dakikasında benzerlikler başlıyor.

Clive Owen baba rolünde gayet iyi ama çok da gayret göstermediği belli. Çocuklar bence daha iyi, bilhassa büyük oğul rolünde George MacKay filmin en iyisi. Hicks ise gidip gelen bir tempo yakalamış ki filme bariz zarar veriyor. Daha iyi bir senaryo ve rejiyle çok iyi bir dram izleyebilirdik. Ama yine de duygu sömürüsüne girmeden marazını anlatabiliyor.

Oyuncular: Clive Owen, Nicholas McAnulty, George MacKay, Laura Fraser, Emma Booth, Emma Lung, Natasha Little – Görüntü Yönetmeni: Greig Fraser – Müzik: Hal Lindes – Senaryo: Allan Cubitt (Simon Carr’ın ‘The Boys Are Back in Town’ adlı romanından) – Yönetmen: Scott Hicks – ***

The Young Victoria

Kim ne derse desin kostümlü dramaları seviyorum. Şu İngiltere’nin şaşaalı şatolarında geçen entrikalar ve aşklar hoşuma gidiyor. Hele hafif de olsa tarihi dayanağı varsa zevkle de izlerim. Balıma, İngiltere Sineması her yıl 1 tane çıkarıyor, seri imalat gibi. Geçen yıl The Duchess vardı, çok başarılı olmasa da bir düzeyi tutturuyordu.

Bu yıl da Kraliçe Victoria’nın gençliğini, kraliçe oluşunu ve ilk hükümdarlık yıllarını izliyoruz. Ben çok rahat izledim ve sevdim. Artı bir değeri yok yine ama belli bir düzeyde, hiç sırıtmadan film nihayete eriyor. Üstelik başrolde Emily Blunt var. Güzel ve başarılı bir aktris kendisi, sıklıkla izlemeye gayret ediyorum.

Film; kostüm, sanat yönetmeni ve makyajda Oscar’ın favori adayı. Ayrıca yönetmeni de en son absürd Kanada filmi C.R.AZ.Y’i çekmişti.

Oyuncular: Emily Blunt, Rupert Friend, Paul Bettany, Miranda Richardson, Jim Broadbent, Thomas Kretschmann, Mark Strong, Jesper Christensen, Harriet Walter – Görüntü Yönetmeni: Hagen Bogdanski – Müzik: Ilan Eshkeri – Senaryo: Julian Fellowes – Yönetmen: Jean-Marc Vallée – ***

No Reservations

Film adları çok önemlidir. Aslında genelleme yaparsak her şeyin adı çok önemlidir ama bu, film bazında bir adım öne çıkar. Çünkü filmi tanımlamak isteğinizde ilk önce adını söylersiniz ve bu ad size film hakkında birkaç ipucu verir. Bu yüzden gerek yapımcılar (Abdullah Oğuz Mustafa Hakkında Her Şey’in adına karşıymış) gerekse dağıtımcılar adlara mutlaka müdahale ederler. Bu yüzdendir ki Türkiye’de gösterime giren çoğu romantik-komedinin Türkçe adında ‘aşk’ kelimesi vardır. Seyircinin adı görür görmez filmin yapısını anlaması amaçlanır böylece. Ne yazık ki her Türkçe ad, orijinali kadar yerinde olmuyor. Filmimize dönersek ‘Aşkın Tarifi’ adı filme uymuyor çünkü aslında film tersini söylüyor: “Aşkın tarifi yoktur!” Oysa ki orijinal adı olan ‘No Reservations/Rezervasyon Yok’ filmdeki birkaç konuyla örtüşüyor. Mesela Kate’in hayatında aşka yer olmaması gibi ve ya Zoe’nin annesinin aniden ölümü gibi. Bunun için ad konusuna biraz daha dikkat edilmesi gerekildiğini düşünüyorum.

Filme bakarsak vasat bir romantik-komedi olduğunu görüyoruz. Bir romantik-komedinin tüm işlevlerini başarıyla gerçekleştirse de bunu bir adım öteye götüremiyor. Ama bunu yan unsurlarıyla destekleyerek vasatın üstüne çıkmayı başarıyor. Buradaki en önemli yan unsur, müzikler. Philip Glass’ı ne zaman dinlesem hayran kalıyorum zaten ve yine kendisine hayran bıraktı. Adam film müziği nasıl yapılır çok iyi biliyor. İkinci unsur, oyuncular. Catherine Zeta-Jones yaşlanma emareleri göstermesine rağmen zevkle izlettiriyor kendini. Aaron Eckhart yine rolünün hakkını veriyor. Ve Abigail Breslin Oscar adayı olmasının hakkı veriyor. Yan kadro da iyi oluşturulmuş ama Patricia Clarkson rolüne uymamış. Üçüncü ve son unsur ise Shine ve Hearts in Atlantis gibi iki sıra dışı film yöneten Scott Hicks.

Ama bu üç unsur, filmin vasat olmasını pek değiştiremiyor. Çünkü şablon çok önceden belli zaten: Kate yalnız yaşayan, işine aşık, başarılı bir aşçıdır. Kardeşi ölünce yeğenine bakmak zorunda kalır, aynı zamanda da mutfağına bir yardımcı gelir, opera sevdalısı, Kate’in zıddı Nick. Bu hikayeyi daha önce izlediğinizin farkındayım ama bu 3 unsur için değişiklik yapmaya değer.

Oyuncular: Catherine Zeta-Jones, Aaron Eckhart, Abigail Breslin, Patricia Clarkson, Bob Balaban – Görüntü Yönetmeni: Stuart Dryburgh – Müzik: Philip Glass – Senaryo: Carol Fuchs (Sandra Nettelbeck’in Bella Martha adlı senaryosundan) – Yönetmen: Scott Hicks

**1/2 G.T.: 7 Eylül Y.T.: 21 Eylül

Kategoriler:aşk filmi, film eleştirisi Etiketler: